Köyümüzde düğünlerde kız ve erkek evi düğünlerinde yardımlaşma imece usulüyle en çok yemeklerin yapımı ve servis edilmesindedir. Bu sürede kız ve erkek tarafının en yakın komşuları veya gönüllü kişiler yemekleri yapar ve düğün sonuna kadar servis ederlerdi. Günümüzde bu hala devam etmekte olan bir gelenektir.
hayriye korkmaz - 12 Eylül 2014 at 19:52
- Cevapla
Okuyuntuluk vardır. Damat kınasına gelen misafirler farklı köydense komşuları gelenleri paylaşır. Herkes bir köyü alır, “falanca köyden gelenler benim misafirim olsun” der. Gelen her aile için ayrı odalar verilir. Misafirlere oğlan tarafından çerez, tavuk, pirinç, yemeklik, rakı, kola gider. Davulcu gelen misafirlerin olduğu evleri dolanır ve zarfa konulan paraları alır. Zarfların üstünde gelenlerin adları hangi köyden oldukları yazar.
Çay ilçesinde gelin, yeni evine ya Persembe günü, ya da Pazar günü geçer. Düğün gelin inmeden iki gün önce baslar ve toplam dört gün sürer.
Düğünün ilk asaması erkek ve kız tarafındaki yemek hazırlama
asamasıdır. Gelin Pazar günü inecekse Persembe günü hazırlıklar baslar.
Persembe günü; ertesi gün yenilecek yemek için hazırlık günüdür. Bu “Yaprak
Sarma Günü” diye adlandırılan bu günün sabahı damadın annesi konu
komsuyu, akrabaları dolasır. “Yaprak sarmaya buyurun.” diye herkesten
yardım ister. Öğle saatlerinde yardım istediği bu kadınlar düğün evine gelir.
Yapraklar sarılır, biberler doldurulur, dev tencereler dolusu yaprak sarmaları
ve çesit çesit dolmalar yapılır. Sonra herkese bir gün öncesinden hazırlanan
yemekler ikram edilir, yardıma gelen kadınlarla birlikte yemek yenilir. Damadın
annesi herkese “Ellerinize sağlık.” diyerek tülbent, yazma dağıtır. Ertesi sabah
da sabahtan diğer yemekler hazırlanır. Ertesi gün, önceden dağıtılmıs
davetiyelerle düğünden haberdar olan tüm erkekler düğün evinde toplanır.
Büyük davet sofraları kurulur ve “Sıra Yemeği” dediğimiz yemekler ikram edilir.
Bu yemeklerden ilk olarak bamya çorbası ikram edilir. Ardından sırası
ile etli pilav ve visne hosafı, lahana sarması, biber dolması, mevsimine göre
üzüm, karpuz veya baska bir meyve, yaprak sarması, üzüm hosafı ve börek,
tahin ve en son olarak “Aminlik” denilen ve yemeğin bittiğini, dua sırasının
geldiğini belli eden tatlı veya meyve ikram edilir. Aminlik geldikten sonra sofra
duası okunmaktadır.
Erkek tarafı davetle yemekle uğrasırken kız tarafında da ayrı bir telase
vardır. Kız tarafı da hamam hazırlıkları yapmaktadır. Hamam gününde gelin
önceden belirlediği kız arkadaslarından olusan sağdıçları ve yakın akrabaları
ile evde toplanır. Hep birlikte damat tarafından kadınlar gelene kadar
eğlenirler. Erkek tarafı davet sofraları kalktıktan yemek olayı sona erdikten
sonra kız evine gelir, gelin, sağdıçları ve yakın akrabalar ile hep birlikte
hamama giderler. Hamamın içinde eğlence salonunda toplanırlar. Burada
önce oynayıp eğlenirler, sonra da gelin, kayın validesinin getirdiği özel hamam
kıyafetini giyer, basına “pullu” örterler. Sağdıçların her birinin eline mumlar
verilir. Gelin önde, sağdıçlar arkada eğlence salonuna gelirler, gelinin kayın
validesi gelinin yüzünü açar sonra gelin ve sağdıçlar bütün misafirlerin ellerini
öperler. Sonra sağdıçlar ve gelinin kayınvalidesi hamama girer. Hamamda
sağdıçlar gelini, gelinin kayın validesini yıkar. Sonra sarkılar türküler
söyleyerek hamamdan ayrılırlar.
(AFYONKARAHİSAR- ÇAY İLÇESİ Y.L. TEZİ-Cemile Kocapınar)
GÖNDEREN: MERYEM ÜÇÜNCÜ
Cümbüs
Ağız tadı yapıldıktan sonra o aksam kız evinde “Cümbüs” adı verilen eğlence düzenlenir. Cümbüse isteyen herkes gelir. Herkes müzik esliğinde oynayarak eğlenir. Cümbüsün en eğlenceli yanı, o aksam orta oyunu benzeri bir oyunun sergilenmesidir. Birkaç kadın erkek kılığına girer, kadınlara laf atar. Bazen bu manilerle atısma
seklinde olur. Bu erkek kılığındaki kadınlar seyirciler arasında kadılarla
doğaçlama olarak dalga geçerler.
Genellikle bu erkeklerden biri sonunda bir kadını kandırır. Đkisi kalkıp
oynamaya baslarlar o sırada kucağında yastıktan bir bebekle baska bir kadın
çıkagelir. Bu kadın da özel olarak giydirilmis, sisman, çirkince bir kadın kılığına
sokulmustur. Sözde güzelliği ile övüne övüne maniler söyler, kendini över.
Herkes kadının söyledikleri ile eğlenir. Sonra elindeki yastığı “Bu çocuk senin.”
deyip adama fırlatır, karsılıklı yastığı birbirlerine izleyenlere atarlar. Adamın
yeni kandırdığı kadınla kavga eder ve en sonunda iki kadın da suçlu olarak
adamı görürler ver erkek kılığındaki kadını döverler.
Karsılıklı çekismeler, atısmalarla bir tür orta oyunu oynayarak herkesi
eğlendirirler. Buna benzer oyunlarla geç saatlere kadar süren cümbüs son
bulur. Cümbüste söylenen manilerden bazıları sunlardır:
Su gelen kimin kızı
Yanakları kırmızı
Yanağında üç ben var
Sandım sabah yıldızı
Kız Gezmesi
Cümbüsün sabahı gelin kız sağdıçlarını da alarak kız toplamaya çıkar
“Kız Gezmesi” dediğimiz bu eğlenceye bekâr kızlar ve yeni gelinler katılır. Kız
gezmesinde herkes salvar ve bluzdan olusan üzeri incilerle islenmis kadife
takımları giyer. Boyunlarına oyalı yazma, baslarına da atkı adı verilen örtüyü
takarlar. Bu eğlencede herkesin yöresel kıyafet giymesi neredeyse bir
zorunluluktur. Sabahtan kız toplamaya çıkan gelin ve sağdıçlar, tek tek bütün
arkadaslarının tanıdıklarının kapılarını çalarak “Giyin de düğüne gel.” derler.
Çağrılan her kız öğleye doğru gelin kızın evinde olur. Burada herkes
toplanana kadar oynayıp eğlenirler. Herkes toplandıktan sonra hep birlikte
türbeye gider. Gelin ve sağdıçları ellerinde mumlarla türbeye girerler ve
ardından su ilahiyi söyleyerek türbenin etrafında dolasırlar:
Ayak ucunda servi ağacı
Basındadır altın tacı
Ona varan olur hacı
Öğelim hu imanımız Allah
Sevelim can Muhammed
Sağ yanında oğlu yatar
Sol yanında kızı yatar
Kendi nura batmıs yatar
Öğelim hu imanımız Allah
Sevelim can Muhammed
Kâbe’nin dört yanı dağlar
Arasında sular çağlar
Fadime Anamız durmus ağlar
Öğelim hu imanımız Allah
Sevelim can Muhammed
Sonra gelin ve sağdıcı iki rekat namaz kılar. Gelin “Orada yatan zatın
hürmetine Allah’tan dualarını kabul etmesini yeni evinde mutlu huzurlu bir
ömür vermesini” diledikten sonra türbeden ayrılırlar. Hep birlikte doğru oğlan
evine yaprak sarması yemeye giderler. Oğlan evinde tabaklar içinde yaprak
sarmaları kızlara uzatılır. Bu sarmaların özelliği vardır. Yörede bu sarmalardan
“İlk yaprağı yiyenin nisanlısı güzel, son yaprağı yiyenin nisanlısı zengin olur.”
diye bir inanıs vardır. Kızlar bu yüzden sarmaları kapısıp birbirleri ile eğlenirler.
Bu yapraklar sarılırken evlenecek oğulları olan kadınlar içlerine renkli
boncuklar saklarlar. Yerken kimin ağzına boncuk takılırsa o kıza “Sen benim
oğluma nasiplendin.” derler. Aslında tüm bunlar sadece eğlence için yapılır.
Oğlan evine yaprak sarması yiyen kızlar sonra tekrar kız evine gelirler.
Burada sıra yemeği ile bir güzel karınlarını doyururlar. O sırada çalgıcılar gelir,
kızlar halaylar çekip eğlenirler.
(AFYONKARAHİSAR- ÇAY İLÇESİ Y.L. TEZİ-Cemile Kocapınar)
GÖNDEREN: MERYEM ÜÇÜNCÜ
-ŞEYHLER BELDESİ-HİSARCIK-KÜTAHYA
Düğün başlamadan birkaç gün önce geline, gelinin anne ve babasına, yengeye
kıyafetler alınır. Buna “ pırtı bozmak” denir.Düğün evine ipe gerilmiş bir bayrak asılır.Kız ve oğlan tarafı gelecek olan misafirlerine ikram etmek için tarhana, pilav,
helva, ebem tursusu.. gibi yiyecekler pişirir.
Düğün yemeği pişiren asçı yemeğin piştiği ateşe bir parça et atar. Bunu
yapmasındaki amaç düğünde çiğlik olmasın, çiğ söz söylenmesindir.
Düğün zamanı yöredeki bir kişinin ölümü düğünü durdurmaz. Ama düğün
çalgısız olur. Düğünün bu durumda sonlandırılmayıp, olur şekilde hâlâ devam etmesine
yörede “Ölüm ve düğün sofuluğu bozar, ikisi bir gider. ” denilmektedir.
Düğünlerde is bölümü yapılıp çeşitli islerden sorumlu tutulan kişiler vardır.
Onların varlığı düğündeki islerin kusursuz akısını sağlar. Onlar; sağdıç, dünürsü,
seğmenlerdir.
Damadın en yakın arkadaşı veya yakını damadın sağdıcı olur. Sağdıç olarak
seçilen kişinin herkes tarafından sevilen, saygı duyulan kişi olması onun yapacağı isleri
de kolaylaştırır. Asıl sağdıç evli olmalıdır. Damada ve damadın sağdıcının omzuna
oğlan evinin aldığı kırmızı pullu bez atılır. Damadın bekâr sağdıcı da vardır.
Sağdıçlardan her biri farklı islerden sorumludur. Sağdıç düğünü çekip çevirir. Damada
kına yakar.
Sağdıcın karısı geline kına yakar. Gelinin çeyizinin serilmesine yardım eder.
Gelinin eksiklerini gelinin kaynanasına iletir. Kına gecesine kadar çeyizin altında
esiyle birlikte yatar.
Gelinin arkadaşı veya sağdıcın karısı dünürsü olur. Dünürsünün basına al,
yesil örtüler, çiçekler, boncuklar takınır. Üç beşli giyer. Dünürsünün yüzleri
görünmeyecek şekilde örtülür.Dünürsü iki kişi de olabilir. Gelin baba
evinden alınıp oğlan evine giderken damadı temsilen ona eslik eder.
Yakın zamana kadar gelinin yanına damat binmezmiş. Düğünlerde seğmenlerin varlığı önemlidir. Seğmenler yakın zamana kadar
varlığını korur iken bugün bu uygulama yaşatılmamaktadır. Düğün hazırlıklarında
oğlan ve kız evinde yapılacak olan islerde yardım ederlerdi. Odun kırarlar, evdeki
onarılacak yerleri onarırlar, çeşmeden su taşırlardı. Seğmenlerin düğün evi için
kestikleri odunları getirmesi çalgı esliğinde olurdu. Seğmenlerden biri önde bayrak
taşırdı. Gelini baba evinden alıp oğlan evine götürürken atla veya yürüyerek
konvoya katılırlardı.
(KÜTAHYA- ŞEYHLER BELDESİ
(Yüksek Lisans Tezi)
Zeynep ÇANLI
GÖNDEREN:EMEL ALTUNTAŞ)
Köyümüzde düğünlerde kız ve erkek evi düğünlerinde yardımlaşma imece usulüyle en çok yemeklerin yapımı ve servis edilmesindedir. Bu sürede kız ve erkek tarafının en yakın komşuları veya gönüllü kişiler yemekleri yapar ve düğün sonuna kadar servis ederlerdi. Günümüzde bu hala devam etmekte olan bir gelenektir.
Okuyuntuluk vardır. Damat kınasına gelen misafirler farklı köydense komşuları gelenleri paylaşır. Herkes bir köyü alır, “falanca köyden gelenler benim misafirim olsun” der. Gelen her aile için ayrı odalar verilir. Misafirlere oğlan tarafından çerez, tavuk, pirinç, yemeklik, rakı, kola gider. Davulcu gelen misafirlerin olduğu evleri dolanır ve zarfa konulan paraları alır. Zarfların üstünde gelenlerin adları hangi köyden oldukları yazar.
Çay ilçesinde gelin, yeni evine ya Persembe günü, ya da Pazar günü geçer. Düğün gelin inmeden iki gün önce baslar ve toplam dört gün sürer.
Düğünün ilk asaması erkek ve kız tarafındaki yemek hazırlama
asamasıdır. Gelin Pazar günü inecekse Persembe günü hazırlıklar baslar.
Persembe günü; ertesi gün yenilecek yemek için hazırlık günüdür. Bu “Yaprak
Sarma Günü” diye adlandırılan bu günün sabahı damadın annesi konu
komsuyu, akrabaları dolasır. “Yaprak sarmaya buyurun.” diye herkesten
yardım ister. Öğle saatlerinde yardım istediği bu kadınlar düğün evine gelir.
Yapraklar sarılır, biberler doldurulur, dev tencereler dolusu yaprak sarmaları
ve çesit çesit dolmalar yapılır. Sonra herkese bir gün öncesinden hazırlanan
yemekler ikram edilir, yardıma gelen kadınlarla birlikte yemek yenilir. Damadın
annesi herkese “Ellerinize sağlık.” diyerek tülbent, yazma dağıtır. Ertesi sabah
da sabahtan diğer yemekler hazırlanır. Ertesi gün, önceden dağıtılmıs
davetiyelerle düğünden haberdar olan tüm erkekler düğün evinde toplanır.
Büyük davet sofraları kurulur ve “Sıra Yemeği” dediğimiz yemekler ikram edilir.
Bu yemeklerden ilk olarak bamya çorbası ikram edilir. Ardından sırası
ile etli pilav ve visne hosafı, lahana sarması, biber dolması, mevsimine göre
üzüm, karpuz veya baska bir meyve, yaprak sarması, üzüm hosafı ve börek,
tahin ve en son olarak “Aminlik” denilen ve yemeğin bittiğini, dua sırasının
geldiğini belli eden tatlı veya meyve ikram edilir. Aminlik geldikten sonra sofra
duası okunmaktadır.
Erkek tarafı davetle yemekle uğrasırken kız tarafında da ayrı bir telase
vardır. Kız tarafı da hamam hazırlıkları yapmaktadır. Hamam gününde gelin
önceden belirlediği kız arkadaslarından olusan sağdıçları ve yakın akrabaları
ile evde toplanır. Hep birlikte damat tarafından kadınlar gelene kadar
eğlenirler. Erkek tarafı davet sofraları kalktıktan yemek olayı sona erdikten
sonra kız evine gelir, gelin, sağdıçları ve yakın akrabalar ile hep birlikte
hamama giderler. Hamamın içinde eğlence salonunda toplanırlar. Burada
önce oynayıp eğlenirler, sonra da gelin, kayın validesinin getirdiği özel hamam
kıyafetini giyer, basına “pullu” örterler. Sağdıçların her birinin eline mumlar
verilir. Gelin önde, sağdıçlar arkada eğlence salonuna gelirler, gelinin kayın
validesi gelinin yüzünü açar sonra gelin ve sağdıçlar bütün misafirlerin ellerini
öperler. Sonra sağdıçlar ve gelinin kayınvalidesi hamama girer. Hamamda
sağdıçlar gelini, gelinin kayın validesini yıkar. Sonra sarkılar türküler
söyleyerek hamamdan ayrılırlar.
(AFYONKARAHİSAR- ÇAY İLÇESİ Y.L. TEZİ-Cemile Kocapınar)
GÖNDEREN: MERYEM ÜÇÜNCÜ
Cümbüs
Ağız tadı yapıldıktan sonra o aksam kız evinde “Cümbüs” adı verilen eğlence düzenlenir. Cümbüse isteyen herkes gelir. Herkes müzik esliğinde oynayarak eğlenir. Cümbüsün en eğlenceli yanı, o aksam orta oyunu benzeri bir oyunun sergilenmesidir. Birkaç kadın erkek kılığına girer, kadınlara laf atar. Bazen bu manilerle atısma
seklinde olur. Bu erkek kılığındaki kadınlar seyirciler arasında kadılarla
doğaçlama olarak dalga geçerler.
Genellikle bu erkeklerden biri sonunda bir kadını kandırır. Đkisi kalkıp
oynamaya baslarlar o sırada kucağında yastıktan bir bebekle baska bir kadın
çıkagelir. Bu kadın da özel olarak giydirilmis, sisman, çirkince bir kadın kılığına
sokulmustur. Sözde güzelliği ile övüne övüne maniler söyler, kendini över.
Herkes kadının söyledikleri ile eğlenir. Sonra elindeki yastığı “Bu çocuk senin.”
deyip adama fırlatır, karsılıklı yastığı birbirlerine izleyenlere atarlar. Adamın
yeni kandırdığı kadınla kavga eder ve en sonunda iki kadın da suçlu olarak
adamı görürler ver erkek kılığındaki kadını döverler.
Karsılıklı çekismeler, atısmalarla bir tür orta oyunu oynayarak herkesi
eğlendirirler. Buna benzer oyunlarla geç saatlere kadar süren cümbüs son
bulur. Cümbüste söylenen manilerden bazıları sunlardır:
Su gelen kimin kızı
Yanakları kırmızı
Yanağında üç ben var
Sandım sabah yıldızı
Maniye maraz derler
Güzele kiraz derler
Senin gibi oğlana
Küllükte horoz derler
Mercimeğin irisi
Hani bunun gerisi
Sevdiğime gül vermis
Suursuzun birisi
İstanbul pabuçları
Sivri sivri uçları
Sever sever aldatır
Su Çay’ın hovardası
Bahçelerde madünüz
Tutam tutam yoldunuz
Yesil Çay’ın kızları
Yeni moda oldunuz
Kız Gezmesi
Cümbüsün sabahı gelin kız sağdıçlarını da alarak kız toplamaya çıkar
“Kız Gezmesi” dediğimiz bu eğlenceye bekâr kızlar ve yeni gelinler katılır. Kız
gezmesinde herkes salvar ve bluzdan olusan üzeri incilerle islenmis kadife
takımları giyer. Boyunlarına oyalı yazma, baslarına da atkı adı verilen örtüyü
takarlar. Bu eğlencede herkesin yöresel kıyafet giymesi neredeyse bir
zorunluluktur. Sabahtan kız toplamaya çıkan gelin ve sağdıçlar, tek tek bütün
arkadaslarının tanıdıklarının kapılarını çalarak “Giyin de düğüne gel.” derler.
Çağrılan her kız öğleye doğru gelin kızın evinde olur. Burada herkes
toplanana kadar oynayıp eğlenirler. Herkes toplandıktan sonra hep birlikte
türbeye gider. Gelin ve sağdıçları ellerinde mumlarla türbeye girerler ve
ardından su ilahiyi söyleyerek türbenin etrafında dolasırlar:
Ayak ucunda servi ağacı
Basındadır altın tacı
Ona varan olur hacı
Öğelim hu imanımız Allah
Sevelim can Muhammed
Sağ yanında oğlu yatar
Sol yanında kızı yatar
Kendi nura batmıs yatar
Öğelim hu imanımız Allah
Sevelim can Muhammed
Kâbe’nin dört yanı dağlar
Arasında sular çağlar
Fadime Anamız durmus ağlar
Öğelim hu imanımız Allah
Sevelim can Muhammed
Sonra gelin ve sağdıcı iki rekat namaz kılar. Gelin “Orada yatan zatın
hürmetine Allah’tan dualarını kabul etmesini yeni evinde mutlu huzurlu bir
ömür vermesini” diledikten sonra türbeden ayrılırlar. Hep birlikte doğru oğlan
evine yaprak sarması yemeye giderler. Oğlan evinde tabaklar içinde yaprak
sarmaları kızlara uzatılır. Bu sarmaların özelliği vardır. Yörede bu sarmalardan
“İlk yaprağı yiyenin nisanlısı güzel, son yaprağı yiyenin nisanlısı zengin olur.”
diye bir inanıs vardır. Kızlar bu yüzden sarmaları kapısıp birbirleri ile eğlenirler.
Bu yapraklar sarılırken evlenecek oğulları olan kadınlar içlerine renkli
boncuklar saklarlar. Yerken kimin ağzına boncuk takılırsa o kıza “Sen benim
oğluma nasiplendin.” derler. Aslında tüm bunlar sadece eğlence için yapılır.
Oğlan evine yaprak sarması yiyen kızlar sonra tekrar kız evine gelirler.
Burada sıra yemeği ile bir güzel karınlarını doyururlar. O sırada çalgıcılar gelir,
kızlar halaylar çekip eğlenirler.
(AFYONKARAHİSAR- ÇAY İLÇESİ Y.L. TEZİ-Cemile Kocapınar)
GÖNDEREN: MERYEM ÜÇÜNCÜ
-ŞEYHLER BELDESİ-HİSARCIK-KÜTAHYA
Düğün başlamadan birkaç gün önce geline, gelinin anne ve babasına, yengeye
kıyafetler alınır. Buna “ pırtı bozmak” denir.Düğün evine ipe gerilmiş bir bayrak asılır.Kız ve oğlan tarafı gelecek olan misafirlerine ikram etmek için tarhana, pilav,
helva, ebem tursusu.. gibi yiyecekler pişirir.
Düğün yemeği pişiren asçı yemeğin piştiği ateşe bir parça et atar. Bunu
yapmasındaki amaç düğünde çiğlik olmasın, çiğ söz söylenmesindir.
Düğün zamanı yöredeki bir kişinin ölümü düğünü durdurmaz. Ama düğün
çalgısız olur. Düğünün bu durumda sonlandırılmayıp, olur şekilde hâlâ devam etmesine
yörede “Ölüm ve düğün sofuluğu bozar, ikisi bir gider. ” denilmektedir.
Düğünlerde is bölümü yapılıp çeşitli islerden sorumlu tutulan kişiler vardır.
Onların varlığı düğündeki islerin kusursuz akısını sağlar. Onlar; sağdıç, dünürsü,
seğmenlerdir.
Damadın en yakın arkadaşı veya yakını damadın sağdıcı olur. Sağdıç olarak
seçilen kişinin herkes tarafından sevilen, saygı duyulan kişi olması onun yapacağı isleri
de kolaylaştırır. Asıl sağdıç evli olmalıdır. Damada ve damadın sağdıcının omzuna
oğlan evinin aldığı kırmızı pullu bez atılır. Damadın bekâr sağdıcı da vardır.
Sağdıçlardan her biri farklı islerden sorumludur. Sağdıç düğünü çekip çevirir. Damada
kına yakar.
Sağdıcın karısı geline kına yakar. Gelinin çeyizinin serilmesine yardım eder.
Gelinin eksiklerini gelinin kaynanasına iletir. Kına gecesine kadar çeyizin altında
esiyle birlikte yatar.
Gelinin arkadaşı veya sağdıcın karısı dünürsü olur. Dünürsünün basına al,
yesil örtüler, çiçekler, boncuklar takınır. Üç beşli giyer. Dünürsünün yüzleri
görünmeyecek şekilde örtülür.Dünürsü iki kişi de olabilir. Gelin baba
evinden alınıp oğlan evine giderken damadı temsilen ona eslik eder.
Yakın zamana kadar gelinin yanına damat binmezmiş. Düğünlerde seğmenlerin varlığı önemlidir. Seğmenler yakın zamana kadar
varlığını korur iken bugün bu uygulama yaşatılmamaktadır. Düğün hazırlıklarında
oğlan ve kız evinde yapılacak olan islerde yardım ederlerdi. Odun kırarlar, evdeki
onarılacak yerleri onarırlar, çeşmeden su taşırlardı. Seğmenlerin düğün evi için
kestikleri odunları getirmesi çalgı esliğinde olurdu. Seğmenlerden biri önde bayrak
taşırdı. Gelini baba evinden alıp oğlan evine götürürken atla veya yürüyerek
konvoya katılırlardı.
(KÜTAHYA- ŞEYHLER BELDESİ
(Yüksek Lisans Tezi)
Zeynep ÇANLI
GÖNDEREN:EMEL ALTUNTAŞ)