Erkek veya kadın toplantılarında hem birlikte hem de ayrı ayrı olunduğu zamanlarda anlatılan masallar var mıydı? Bu masalların ayrı bir özelliği var mıydı?

3 Comments

    meryem - 29 Eylül 2014 at 16:59 - Cevapla

    ” TİLKİ MASALI” ŞANLIURFA- HARRAN- KAYMAKLI KÖYÜ
    Bir zaman bir zaman geçermiş. Zamanlardan bir zamanda bir tilki varmış, bu tilkinin birde şahin arkadaşı varmış. Cömert olan bu şahin, tilkiyi her gördüğünde yemeğe davet edermiş. Lakin tilki şahini davet etmezmiş.
    Bir gün tilkiyi gören şahin, tilkiyi yine yemeğe davet etmiş. Beraber yemek yemişler, yemek bittikten sonra şahin tilkiye ” Bir gün seninde yemeğini yiyelim.” demiş. Tilki ” Tamam olur.”demiş. Cimri olan tilki bir kurnazlık düşünmeye başlamış.
    Bir zaman geçmiş ve tilki şahini yemeğe davet etmiş. Tilki yemeği kayanın üzerine serpmiş ve yemeğe başlamış. Tilki yemeğin çoğunu yemiş. Şahin ise gagası ile yemek yemek istediğinde gagası kayaya çarpmış, ağrıdığı için de pek fazla yiyememiş. Şahin tilkiye teşekkür etmiş ve” Bu seferki bende yeriz” demiş. Tilki de kabul etmiş. Tilkiden intikamını almak isteyen şahin; avladığı avı dikenlerin üstüne koymuş ve tilkiyi çağırmış. Yemek başladığında şahin eti kolayca pençeleriyle kavramış ve yemiş. Tilkinin ağzına ise dikenler batmış ve yemek yiyememiş. Tilki hatasını anlamış ama bu sefer başka bir kurnazlık düşünmüş. Tilki şahine ” Nasıl bu kadar güzel avlayabiliyorsun, bana da öğretir misin? ”demiş. Şahin tilkinin yeni kurnazlıklar peşinde olduğunu anlamış ve içinden ”Bu tilkiye güzel bir ders vereyim.”demiş. Böylece şahin tilkiye ”Önce gel sana uçmayı öğreteyim, sonra avlanmayı öğrenirsin.” demiş. Böylece anlaşmışlar.
    Şahin tilkiyi sırtına almış ve uçup yükselmeye başlamış. Bir süre sonra şahin tilkiye sormuş ” Dünyayı nasıl görüyorsun? ” Tilki: ” Hiç bu kadar güzel görmemiştim.” demiş. Biraz daha yükselmiş. Şahin tilkiye: ” Şimdi ne görüyorsun? ” demiş. Tilki: ”Bütün dünyayı görüyorum.” demiş. Şahin yükselmeye devam etmiş ve yine tilkiye sormuş:” Şimdi ne görüyorsun.” demiş. Tilki: ”Dünyayı, ayı gördüğümüz gibi küçük görüyorum.” demiş.
    Şahin bir manevra yapmış ve tilkiyi yere doğru bırakmış. Yere doğru düşen tilki bağırmaya başlamış:” İmdat kurtarın beni! Şimdi ellerim ayaklarım kırılacak! Şimdi öleceğim! ” Gökten çığlık ve seslerin geldiğini duyan çoban kürkünü bırakıp kaçmış. Tilki de kürkün üzerine düşmüş ve tilkiye kötü bir şey olmamış.
    Tilki kürkü giymiş ve ormanda kendini beğenmiş bir şekilde dolaşmaya başlamış. Ormanların kralı aslanla karşılaşmış. Aslan tilkiye sormuş: ” Bu kürkü nerden aldın.” Tilki: ” Ben yaptım.” demiş. Aslan bu kadar güzel kürk yapmayı nerden öğrendin?” diye sormuş. Tilki: ” Benim dedem kürkçü, babam kürkçü, anam kürkçü. Biz sülalece kürkçüyüz.” demiş. Aslan: ” Bana da bir kürk yapabilir misin? ” demiş. Tilki: ” Bana birkaç koyun getirirsen koyunların etlerini yerim postlarından da sana güzel bir kürk yaparım.” demiş. Aslan da kabul etmiş.
    Tilki bu kurnazlığı ile aslandan yedi koyun yemiş. Aslan tilkiye gelip kürklerin ne zaman biteceğini soruyormuş. Tilki de: ” Bugün yarın bitecek .” diye aslanı oyalıyormuş. Tilkiye sinirlenen aslan, tilkinin ne yaptığını görmek için gizlice takibe almış. Tilkinin ormanda boş boş gezdiğini gören aslan tilkinin yalan söylediğini anlamış. Bir gün tilkinin karşısına çıkıp: ” Nerde benim kürküm.” demiş. Tilki de: ” Onları saklıyorum. Gel beraber gidip alalım.” demiş. Tilki aslanı yuvasına getirdikten sonra içeri girmiş fakat dışarı çıkmamış. Aslan tilkinin kendisini yine kandırdığını anlayınca kükremeye başlamış. Tilki günlerce korkusundan dışarı çıkamamıştır.
    Bir gün tilki açlığından kıvranmaya başlamış ve tek çare olarak delikten çıkıp hızlıca kaçmayı düşünmüş. En sonunda delikten çıkmış ve hızlıca koşmaya başlamış. Hızlıca koşarken kuyruğu bir ağacın dalına takılmış ve kopmuş. Kuyruğu kopan tilki, arkasında olmadığını anlayınca ormanda gezinmeye başlamış. Bir gün tekrar aslanla karşılaşmış. Aslan tilkiye: ” Hani benim kürküm ? ” demiş. Tilki: ” Ne kürkü. Ben kürkçü değilim.” demiş. Aslan: ” Peki ya sen kimsin? ” diye sormuş. Tilki: ” Ben kuyruksuzum, dedem kuyruksuz, babam kuyruksuz, anam kuyruksuz, biz sülalece kuyruksuz ailesiyiz.” demiş.
    Aslanı yine kandıran tilki bu sefer de kurtulmuş. Ormanda onun yaşadığını gören tilkiler ona aslandan nasıl kurtulduğunu sormuşlar. Tilki de: ” Kuyruğumu kestim ve artık kuyruksuzlar ailesindenim dedim ve ondan kurtuldum.” demiş. Tilkiler: ” Aslan şimdi ne yapacak ?” diye sormuşlar. Tilki: ” Aslan bulduğu kuyruklu tilkiyi öldürecek.” demiş. Tilkiler korkularından kuyruklarını kesmişler. Tilki yine bir kurnazlık yaparak diğer tilkilerinde kendisi gibi kuyruksuz kalmalarına neden olmuş.
    Artık tilkinin başına gelen bu olaylardan sonra akıllı olmayıp her seferinde birilerini kandırması yüzünden kimsenin ona güveni kalmamış.
    Siz sağ kalın bize de selamet. Masalımız burada biter…

    meryem - 29 Eylül 2014 at 17:50 - Cevapla

    GEZALOK( MİNİK HAZAL) BATMAN- KOZLUK İLÇESİ- ÇEVRECİK KÖYÜ
    Hebu ke jı güweda mestır tınebu mezne fıla keçukê deve dere me bu. ( Vardı; Allah’tan daha büyük kimse yoktu. Gavurların büyük komutanı bizim kapımızın önündeki köpekti.)
    Hazal, küçük kardeşi Mirze Mehmet, annesi ve babasıyla küçük, bahçeli evlerinde mutlu bir şekilde yaşamlarını sürdürürler. Aradan birkaç ay geçer ve Gezal’ın annesi ölür. Gezal kardeşi ve babası bu ölümden sonra çok üzülürler. Babaları yemin eder ve der ki :” Benim eşimin elbiseleri çürümeden ben evlenmeyeceğim.” Gezal annesinin elbiselerini toplar ve bir bohçaya koyar. Dolaptaki kıyafetler ne zaman çürürse baba o zaman belki evlenecektir.
    Aynı köyün yukarı mahallesinde dul bir kadın vardır. Bu kadın Gezal’ın babası evde yokken eve gelir. Ona güzel yemekler yapar, türlü türlü sözlerle kendisini sevdirir. Gezal bu kadını o kadar çok sever ki sırf babası onu alsın diye. Babasının evde olmadığı bir gün elbiseleri çıkarır ve dereye götürür. Orada taşlarla iyice ezer ve getirip dolaba koyar. Akşam babası gelince babasına der ki :” Hadi elbiselere bakalım çürümüşlerdir.” Dolabı açıp baktıklarında elbiseler gerçekten çürümüşlerdir. Gezal babasına der ki:” Baba benim tanıdığım çok iyi bir kadın var. Ben ve erkek kardeşim senin onunla evlenmeni istiyoruz.” Babası kabul eder ve o kadınla evlenir.
    Birkaç ay geçer aradan. Kadın kocasına da kendisini sevdirmeyi başarır. Günlerden bir gün, Gezal, Mirze Mehmet ve üvey anneleri gölün kenarına çamaşır yıkamaya giderler. Çamaşır yıkandıktan sonra Gezal ‘ın başını da yıkamaya başlar. Saçını bolca köpükledikten sonra onu gölün derin sularına atar. Mirze Mehmet’e de:” Eğer bu olanları babana anlatırsan seni de aynı şekilde oraya atarım.” der. Akşam eve geldiklerinde kocasına der ki : ” Senin kızın kötü bir kızmış, bir çamaşır yıkamaya giderken bir oğlanla kaçtı.” Baba ise bu duruma inanır.
    Aradan birkaç hafta geçer. Kadın bir gün tandırda ekmek pişirirken; on tane çok pişmiş, kıkırdak haline gelmiş ekmeği alır. Beşini sağ beşini sol koltuğunun altına koyar. Kocasının yanına gelir. Bir sağa bir sola eğilip bükülür, o öyle yaptıkça kırt kırt sesleri gelir. Kocası ise seslerin ne olduğunu sorunca ” Ben çok hastayım. Galiba öleceğim” der. Kocası ise:” Ne ölmesi! Yarın seni doktora götürelim.” der. Doktora giderler. Doktor kadına baktıktan sonra adama şöyle der:” Senin eşinin ilacı oğlunun kanıdır.” Uyanık kadın doktorun yanına önceden elçiler gönderir ve doktorla anlaşmıştır.
    Babası Mirze Mehmet’ i yanına çağırır. Çünkü kafasını kesecektir. O ise her seferinde bir bahane bularak dışarıya, gölün kıyısına gider ve şu tekerlemeyi söyler:
    ” Gezalake delaleke kere tıjkı bı hasaneke sere bıraye te je dıkın bi kerıkw duzaneke” (Gezal’ım, güzelim bıçağı bile keskin olsun. Kardeşinin başını kesiyorlar. Bıçak ve keskin aletlerle)
    Gezal ise ona şu cevabı verir:
    ” Oy lı mın kure oy lı mın kame van masıke bine bahre nebıştın bıçek goşta mıne ” ( Vay başıma gelenler. Bu gölün altındaki balıklar bende bir parça et bırakmadılar.) Bu olay birkaç kez tekrar eder. Sonra bir gün Mirze Mehmet’in babası şüphelenir ve onu takip eder. Oğlunu gölün kenarında konuşurken görür. Babası onu yanına çağırır. O da bütün olan biteni babasına anlatır. Babası gider yörenin en iyi yüzücüsünü getirir ve kızını oradan kurtarır. Tellal çıkartır. Tellal memlekettekilere ”Ağaç, ateş, benzin, çalı çırpı ne gibi ne getirebiliyorsanız getirin.” der. Herkes bulduğunu getirir ve kadının yatağını üste yapıp onu yatağa bağlarlar ve alttan ateşi tutuştururlar.
    Benim masalım ağaçların, ovaların içine gitti. Allah hepimizin annesi ve babasından razı olsun. Onlara rahmet eylesin. Amin…

    kbdzaltuntas - 03 Aralık 2014 at 22:00 - Cevapla

    KÜTAHYA-HİSARCIK-ŞEYHLER BELDESİ
    Kaynana İle Gelin Masalı
    Birgün bir gelin kocasına “Ben senin anneni istemiyom. Anneni odun dağına
    götür, onun yüreğini kes çıkar. Yüreğini yiyecem.” demiş. Oğlan annesini odun dağına
    götürmüş. Annesinin yüreğini kesmiş. Yüreği torbasına koyup geliyomuş. Torbayı
    boynuna atıp yürümüş. Oğlan yürürken ayağına tas değmiş. Oğlan ters olmuş. O anda
    torbadan bir ses gelmiş. “Allah! Oğlum yüzü koyun düştün de elin yüzün pek acıdı.”
    demiş. “Anamın yüreğinden ses geldi bana dayanamadı. Ben ona neler yaptım da o bana
    kıyamadı.” demiş oğlan da. Hatasını almayıp evine gelmiş, karısını evden
    çıkarmış
    Vasiyet
    Evvelden bir oğlan, babası ölürken “Baba, bana ne vasiyet etcen?” demiş.
    “Oğlum götünden cepliyle, sonradan görmeyle arkadaş olma bir de karına her sırını
    verme” demis. Oğlan sonradan görmeyle arkadaş olmuş, o da oğlanı arkadan vurmuş.
    Arkadan cepli biriyle -polis veya jandarma- arkadaş olmuş. Onlar da bu oğlanı ayakaltına almışlar. Buna da “Bu bizim görevimiz.” demişler, arkadaşız diye oğlanı
    kayırmamışlar. Oğlan birgün “Bir de karıyı deneyim.” demiş. Bir keçiyi kesip, damın
    ardına yatırıp, gömmüş. Karısına “Benim bir düşmanım vardı. Kestim dam ardına
    yatırdım, gömdüm.” demiş. Karı yün ederken adam “Yünü niye ev içinde yapıyon
    ağzımıza, yemeğimize yün gider?” demiş. Karısına iki kere vurmuş. Kadın “Katil
    köpek!” demiş. “Adamın birini öldürdün de damın ardına koydun” diye sokağa çıkıp
    bağırmış. Polisler bunu duyunca adamı tutup karakola götürmüşler. Adamın evine
    teftişe gelmişler. Damın altındaki mezarı açmışlar, bakmışlar, çuvaldan bir keçi çıkmış.
    “Oğlum, sen bunu niye ettin?” demişler. Adam da “Efendim! Babama bana vasiyet
    etmiyon mu?” dedim. Bana “Sonradan görmeyle, arkadan cepliyle arkadaş olma. Karına
    sırrını verme.” dedi. “Sonradan görmeyi, arkadan cepliyi denedim bir de karıyı
    deneyim.” dedim. Karıya iki tokat vurunca “Katil, beni de gömücek!” diye bağırdı.
    Hakim de “Ben okudum, kaç sene dirsek çürüttüm, hakim oldum. Sen benden
    hakimsin.” demiş. Adamı serbest bırakmış
    Köfün
    Bir adam yaşlanmış. Kendi çisini yapamamış, yatamamış, yiyememiş. Adamın
    oğlu da gelin de adamdan bıkmış. Adamın oğlu babasını bir köfeye koymuş, dereye
    atmaya götürmüş. Torun da babasıyla beraber gitmiş. Oğlan babasını dereye doğru
    köfünle beraber bırakmış. Yarı yola geliyolarmıs torun “Köfünü unuttuk, dedem
    köfünen barabar gitti.” demiş. Oğlan “Dedenden kurtulduk ya köfünü de gözüm
    görmüyo.” demis. Torun “Baba ben de senden iğrendiğimde, yıldığımda ben ne
    yapacam? Seni ne ile atacam? Köfün mü aramaya gitcem?” demis. Oğlan hemen “Sen
    beni mi atacan?” demiş. Küçük “Sen dedemi attın, sen yaslanınca da ben de seni
    atacam.” demis. Adam yaptığı hatayı anlayıp “Oğlum sağol, benim aklımı basıma
    getirdin.” demis. Yaslı adamı dereden çıkarmıslar. Köfüne bindirip geri eve
    götürmüşler. Adam tövbe istiğfar etmiş, babasına sımsıkı sarılmış. Biz bize yasamışlar.
    İhtiyar da Allah’a kavuşmuş, gitmiş
    Çocuk Masalı
    Bir gün bir kız çocuğu işemeye gitmiş. Anası çocuğa çırayı vermiş, ötede
    bekliyomuş. Bir ayı da çırayla kızı götürmüş. Kızın ayıdan çocuğu olmuş. Oğlanı kızları
    olmuş. Kızın babası kızını yıllar sonra bir dağda inin içinde bulmuş. Kız babasını
    görünce biraz tanıyamamış “Sen benim babam mısın?” demiş. Neyse sonra baba kızı
    eve götürmek istediğini söylemiş. Kız önceleri bunu istemese de babası kızını ikna
    etmis. Baba ile kız eve gitmeye yola çıkmışlar. Yarı yola gelmişler. Kız “Baba ben
    çakımı inde unuttum.” deyip ayının yanına gitmiş. Babası da kızı orda silahla
    öldürmüş(KK18).
    Misafir
    Bir eve bir misafir gelmiş. Misafire “Şunu yi.” demişler. “Yemem.” “Bunu
    yi.” demişler. “Yemem.” demiş. “Ne yersin, babacığım sen?” demişler. “Ben bir oğlan
    çocuğu yerim.” demiş. Misafir için evdeki oğlan çocuğunu kesmiş, doğramışlar. Misafir
    “Evin orta yerini ataşlayın. Ben bunu pisirip yerim. Siz gidin, sabah gelin.” demis. Evin
    halkını dağıtmış. Sabah ev sahipleri gelmiş, bakmışlar ki kazan hiç yanmamış. Su nur
    gibi. Kara kazan kalaylanmış. Oğlan çocuğu suyun içinde suyu çırpıp durur. Oğlan
    çırpıp durdukça dökülen su altın olmuş. Çocuk altın içinde çıptıkı çıptıkı oynayıp
    dururmus(KK6).
    Ayı Masalı
    Bir varmış bir yokmuş, evvel senin gibi bir kız varmış. Babası kızını üvey
    anasının yanında sığdıramamış. Babasıyla kız birgün oduna gitmisler. Kız babasının
    ceketinin üzerinde uyumuş. Babasını kızını ormanda bırakıp gitmis. Kız uyanıp babasını
    bulamayınca kavak ağacına çıkmıs “Tan tan kavacığım beni koyup da giden babacığım,
    nerdesiniz?”demiş. Koca ayı da “Buradayız.” demiş. Koca ayı yukarı kıza bir armut
    atmıs. “Saçına bu armutu bağla bana sal.” demiş. Kız armutu bir salmıs, iki salmıs, ayı
    ben yiyom tutuyom derken kızı asağı çekmis. Ayı, kız ile ininde evlenmis. Üç çocukları
    olmus. Çocuğunun birinin adı Çarık, birinin adı Oklava, üçüncünün adı Pisirgeç olmuş.
    Üvey kardesleri yıllar sonra kızı bulmuslar, kız kardeslerini yanına almak istemişler.
    Kız ayı ininde kardeslerine “Çarık gitti, Bisirgeç de gitti, oklava da gitti. Ben gitmem,
    gayrı evlendim. Ben tan tan kavacığım beni aldatan babacığım, diye bağırdım bağırdım
    kimse duymadı. Bundan sonra ben size yaramam.” demiş
    (KÜTAHYA- SEYHLER
    (Yüksek Lisans Tezi)
    Zeynep ÇANLI
    )



Cevap Gönderme Formu