hayriye korkmaz - 12 Eylül 2014 at 19:02
- Cevapla
Göbek kordonu kesildikten sonra erkeğinkini ahırın üstüne koyarlar. Bunu çocuk
büyüdüğünde köyden gitmesin ailesiyle kalsın diye yaparlar. Kızlarınkiyse evcimen olsun,başı dışarı olmasın diye eve saklanır. Doğumdan önce bebek için içlik dikilir ve ölük hazırlanır. Temiz toprak alınır ve ısıtılır, buna
ölük denir. Daha sonra bebek bu toprağa belenir. Bebeğin belinden aşağısına gelecek şekilde ölük sarılır. Önceden bebek bezi olmadığından bebek bu toprağa belenirdi. Toprak pislendiği zaman ise atılıp bebek temizlenir ve aynı işlem tekrar yapılırdı.
Bebek, doğumundan iki üç gün sonra kokmasın diye tuzlu su ile yıkanır. Üstüne gömlek giydirilir, altına ölük belenir, beline kuşak bağlanır. Beline kuşağın bağlanmasının nedeni ise boyu uzun beli kuvvetli olsun diyedir. Kundaklama olayı da yaygındır ve günümüzde de yapılmaktadır. Çocuğun gelişimi düzgün olsun diye kundak için alınan battaniye ile bebek sarılır.
Bebek doğduktan sonra göbeği kesilir.Göbek bağı kesilmeden göbek adı konur. Göbek bağının tam kesileceği yere ise çocuğun büyüyünce zengin olması için para konur. Anneden çocuğa doğru üç parmak ölçüldükten sonra makasla kesilir ve kuruyarak düşmesi beklenir. Bebeğin göbek kordonu kesildikten sonraki işlem yıkama ve tuzlamadır. Çocukta pişiğin olmaması, ileride terinin kokmaması için yapılan tuzlama işlemi de bazen çocuk doğar doğmaz yapılırken bazen de yıkadıktan sonra yapılmaktadır. Tuzlama işlemi yapılırken tatlı dilli olsun diye ağzına bal veya pekmez sürülür. Yıkama ve tuzlama işini ise ebe ve kadının akrabaları tarafından yapılmaktadır. Yıkama işlemi yapılırken dualar okunur. Ancak çocuğu cin çarpar düşüncesiyle gündüz erken saatlerde, gece geç saatlerde yıkanmaz. Yıkanan bebeğe önceden hazırlanan kıyafetleri giydirildikten sonra anneye verilir.
Göbek kordonu ile ilgili tek gelenek
çocuğun göbeği düştükten sonra önemli bir yere gömerek çocuğun geleceğinin aydınlık
olması geleneğiymiş. Çocuk doğumdan hemen sonra yıkanır ve kundaklanırmış hatta bu
yıkamalar 40 gün boyunca her gün olurmuş. “sular gitsun inişe, çocuk çıksın yokuşe
(yukarı ) ” denilerek yıkama işlemi devam edermiş
Teni kokmasın diye tuzlama yapılırdı. suyun içerisine tuz atılarak çocuk yıkanırdı. Bebeklere doğduğu zaman yumurta sürülür. Tüysüz olacağına inanılırmış. Göbek bağı kesilir, iple birlikte beşiğe bağlanır. kurutma işlemi yapılırmış. Daha sonra çocuklar vatana millete hayırlı evlat olsunlar diye okulun çevresine göbek bağını gömerlermiş.
kaynak kişi : fatma inan yaş 68 ordu/gölköy/damarlı
Çocuğun doğumundan sonraki ilk yıkanmasında ileride çocuğun teri
kokmasın diye çocuğun yıkandığı suya tuz atılır. Bazen de güzel koksun diye
gül suyu sürülür.
Çocuğun göbek kordonunun düsmesinden sonra, göbek kordonu
çocuğun ileride olması istenen mesleğe uygun olan bir yere gömülür. Çoğu
zaman ilerde Kur’an okumayı bilsin, dinî bütün bir kimse olsun denilerek göbek
kordonu cami avlularına gömülür.
(AFYONKARAHİSAR- ÇAY İLÇESİ Y.L. TEZİ-Cemile Kocapınar)
GÖNDEREN: MERYEM ÜÇÜNCÜ
ŞEYHLER BELDESİ-HİSARCIK-KÜTAHYA
Çocuğun doğumundan kırkı çıkıncaya kadar geçen zaman, hem anne hem de
çocuk için çok mühimdir. Doğudan sonra ana karnından çıkan eş kimi yerlerde ayak
basmayacak bir yere gömülür.
Yörede göbek bağının kutsallığı, göbek bağının cana can eklemesinden
Gelmektedir.
Çocuğun göbeği nereye gömülürse çocuğun ileride oraya gideceğine
inanılmaktadır. Bu anlamda çocuğun göbeğinin nereye gömüleceği önemlidir. Okuması
veya çalışması istenilen yer doğumun gerçekleştiği yerden farklı ise göbek temiz bir
beze dua ile sarılıp ve istenilen şehirde tercih edilen yere gömülür. Bunun örneği
yörede su şekildedir:
Kaynak kişi oğlunun göbeğini bir akrabasının oğluna verip İstanbul astsubay
okulunun toprağına gömdürmüştür.
Bazen çocuğun göbeği düşünce dama atılır ki bu, çocuk büyüyünce “mal canlı
olsun” diyedir.
Bazen de göbeğin Kuran-ı Kerim içine konulduğu olur. Böylece o çocuğun
dinine düşkün olacağı yaygın bir inançtır.
Çocuğun göbeğini dışa atarsan dış ayaklı olur inancı yaygındır.
(KÜTAHYA- ŞEYHLER BELDESİ
(Yüksek Lisans Tezi)
Zeynep ÇANLI
GÖNDEREN:EMEL ALTUNTAŞ)
Göbek kordonu kesildikten sonra erkeğinkini ahırın üstüne koyarlar. Bunu çocuk
büyüdüğünde köyden gitmesin ailesiyle kalsın diye yaparlar. Kızlarınkiyse evcimen olsun,başı dışarı olmasın diye eve saklanır. Doğumdan önce bebek için içlik dikilir ve ölük hazırlanır. Temiz toprak alınır ve ısıtılır, buna
ölük denir. Daha sonra bebek bu toprağa belenir. Bebeğin belinden aşağısına gelecek şekilde ölük sarılır. Önceden bebek bezi olmadığından bebek bu toprağa belenirdi. Toprak pislendiği zaman ise atılıp bebek temizlenir ve aynı işlem tekrar yapılırdı.
Bebek, doğumundan iki üç gün sonra kokmasın diye tuzlu su ile yıkanır. Üstüne gömlek giydirilir, altına ölük belenir, beline kuşak bağlanır. Beline kuşağın bağlanmasının nedeni ise boyu uzun beli kuvvetli olsun diyedir. Kundaklama olayı da yaygındır ve günümüzde de yapılmaktadır. Çocuğun gelişimi düzgün olsun diye kundak için alınan battaniye ile bebek sarılır.
Bebek doğduktan sonra göbeği kesilir.Göbek bağı kesilmeden göbek adı konur. Göbek bağının tam kesileceği yere ise çocuğun büyüyünce zengin olması için para konur. Anneden çocuğa doğru üç parmak ölçüldükten sonra makasla kesilir ve kuruyarak düşmesi beklenir. Bebeğin göbek kordonu kesildikten sonraki işlem yıkama ve tuzlamadır. Çocukta pişiğin olmaması, ileride terinin kokmaması için yapılan tuzlama işlemi de bazen çocuk doğar doğmaz yapılırken bazen de yıkadıktan sonra yapılmaktadır. Tuzlama işlemi yapılırken tatlı dilli olsun diye ağzına bal veya pekmez sürülür. Yıkama ve tuzlama işini ise ebe ve kadının akrabaları tarafından yapılmaktadır. Yıkama işlemi yapılırken dualar okunur. Ancak çocuğu cin çarpar düşüncesiyle gündüz erken saatlerde, gece geç saatlerde yıkanmaz. Yıkanan bebeğe önceden hazırlanan kıyafetleri giydirildikten sonra anneye verilir.
Göbek kordonu ile ilgili tek gelenek
çocuğun göbeği düştükten sonra önemli bir yere gömerek çocuğun geleceğinin aydınlık
olması geleneğiymiş. Çocuk doğumdan hemen sonra yıkanır ve kundaklanırmış hatta bu
yıkamalar 40 gün boyunca her gün olurmuş. “sular gitsun inişe, çocuk çıksın yokuşe
(yukarı ) ” denilerek yıkama işlemi devam edermiş
Teni kokmasın diye tuzlama yapılırdı. suyun içerisine tuz atılarak çocuk yıkanırdı. Bebeklere doğduğu zaman yumurta sürülür. Tüysüz olacağına inanılırmış. Göbek bağı kesilir, iple birlikte beşiğe bağlanır. kurutma işlemi yapılırmış. Daha sonra çocuklar vatana millete hayırlı evlat olsunlar diye okulun çevresine göbek bağını gömerlermiş.
kaynak kişi : fatma inan yaş 68 ordu/gölköy/damarlı
Çocuğun doğumundan sonraki ilk yıkanmasında ileride çocuğun teri
kokmasın diye çocuğun yıkandığı suya tuz atılır. Bazen de güzel koksun diye
gül suyu sürülür.
Çocuğun göbek kordonunun düsmesinden sonra, göbek kordonu
çocuğun ileride olması istenen mesleğe uygun olan bir yere gömülür. Çoğu
zaman ilerde Kur’an okumayı bilsin, dinî bütün bir kimse olsun denilerek göbek
kordonu cami avlularına gömülür.
(AFYONKARAHİSAR- ÇAY İLÇESİ Y.L. TEZİ-Cemile Kocapınar)
GÖNDEREN: MERYEM ÜÇÜNCÜ
ŞEYHLER BELDESİ-HİSARCIK-KÜTAHYA
Çocuğun doğumundan kırkı çıkıncaya kadar geçen zaman, hem anne hem de
çocuk için çok mühimdir. Doğudan sonra ana karnından çıkan eş kimi yerlerde ayak
basmayacak bir yere gömülür.
Yörede göbek bağının kutsallığı, göbek bağının cana can eklemesinden
Gelmektedir.
Çocuğun göbeği nereye gömülürse çocuğun ileride oraya gideceğine
inanılmaktadır. Bu anlamda çocuğun göbeğinin nereye gömüleceği önemlidir. Okuması
veya çalışması istenilen yer doğumun gerçekleştiği yerden farklı ise göbek temiz bir
beze dua ile sarılıp ve istenilen şehirde tercih edilen yere gömülür. Bunun örneği
yörede su şekildedir:
Kaynak kişi oğlunun göbeğini bir akrabasının oğluna verip İstanbul astsubay
okulunun toprağına gömdürmüştür.
Bazen çocuğun göbeği düşünce dama atılır ki bu, çocuk büyüyünce “mal canlı
olsun” diyedir.
Bazen de göbeğin Kuran-ı Kerim içine konulduğu olur. Böylece o çocuğun
dinine düşkün olacağı yaygın bir inançtır.
Çocuğun göbeğini dışa atarsan dış ayaklı olur inancı yaygındır.
(KÜTAHYA- ŞEYHLER BELDESİ
(Yüksek Lisans Tezi)
Zeynep ÇANLI
GÖNDEREN:EMEL ALTUNTAŞ)