Ölüm
‘’Ölüm Allah’ın emri olarak kabul edilir.’’ Köyde biri öldüğü zaman bütün köy onun yasını tutar, o gün köyde düğün yapılmaz ya da herhangi bir eğlence olmaz… Ölü evinde mevlid verilir ve Kur’an okunur. Kadın ve erkek ayrı yerlerde ağırlanır. Köylüye helva dağıtılır. Her Perşembe günü ölü için komşulara ve muhtaçlara yemek verilir. İnanca göre ölen kişinin yemeğini muhtaçlara vermek gerekmektedir.
hayriye korkmaz - 13 Eylül 2014 at 18:52
- Cevapla
Ölüm olayı sabah olduysa çok beklemeden öğle namazı ya da ikindi namazından sonra öleni gömerler. Eğer akşam ölmüşse ertesi sabah gömerler. Eskiden ölen dışarıda bekletilip eve sokulmazmış. Son yıllardaysa morgda bekletilir
Eğer bir evde hasta varsa ve durumu ağırlaşmışsa herkesin gözü kulağı bu evde olur. Hasta ölünce evdekilerin ağlaşmaları ve ağıtlar yakmalarıyla ölüm haberini ilk olarak yakın komşular alır. Daha sonra çevreye bu haber yayılır.
Hasta öldükten sonra çenesi aşağı doğru sarktığı için tülbentle sıkı bir şekilde bağlanır. Elbiseleri çıkartılıp temiz bir yere yatırılır. Göz kapakları yara bandıyla kapatılır. Üzerine bir örtü örtülür. Başı kıbleye çevrilir. Elleri göbek üzerine konur. Ölünün karnının şişmemesi ve ardından birisini götürmesin diye karnının üzerine bıçak konur. Ayak başparmakları birbirine bağlanır.
Ölüm haberi duyulunca herkes ölü evinde toplanıp yakınlarının acısını paylaşırlar. Onları teselli ederler.
Eğer hastanın öleceğine kanaat getirilirse başında Kuran okunur. Ağzına su verilir ve bol bol Besmele çektirilir. Ölüm olayından sonra cenazenin ayağı ve çenesi bağlanır. Karnına şişmeyi engellemek amacıyla bıçak konulur. Pencereler açılarak bulunduğu yerin soğuk kalması sağlanır. Başı Kıbleye çevrilir. Bunun sebebi bilinmemektedir. Gözleri açıksa bir beklentisinin gerçekleşmediği düşünülür.
-ŞEYHLER BELDESİ-HİSARCIK-KÜTAHYA
Kişinin ölümü yakınlarına “Allah rahmetine kavuştu”, “Hakka
yöneldi”, “Öbür dünyaya göçtü” denilerek haber verilir. Böylece
ölüm olayının yok olmak demek olmadığı vurgulanarak kişinin yokluğunun acısı
hafifletilmiş olur. Ölen kişi için “rahmetli” tabiri kullanılır.
Yörede kişinin ölüm haberini herkese duyurabilmek için sela verilir.
Kadınların kişinin öldüğünü haber almasıyla ağlaması da ölüm olayının
Habercisidir Kişi öldükten sonra imam veya dede ölenin yanına gelir. Gözleri açıksa
örtülür. Ölünün gözleri açık kalmış ise “göreceğini görememiş” seklinde yorum yapılır.
Ölen kişinin bulaşıcı bir rahatsızlığı varsa elbiseler makasla kesilerek çıkartılır.
Bu elbiseler sonra yakılır veya gömülür. Eğer üzerindeki elbiseler ve diğer elbiseleri
giyilecek durumda ise fakire verilir. Bu sadakadır. Ölenin diğer tarafta bu
kıyafetleri giyeceği düşünülür. Yörede bu uygulama su şekilde aktarılmıştır:
Köyde bir kadın ölmüş. Kızı rüyasında ölen anasını yırtık elbiseler içinde
görmüş. Kız, annesine “Bir yamalıkta mı bulamıyon, anne niye yamamıyon elbiseni?”
demiş. Annesi de “Bir yamalık dahi vermiyon ki kızım.” demiş. Kız uyanınca bir fakire
gömlek vermiş. Ertesi gün kadın tekrar kızının rüyasına girmiş. Kadın, kızına “Allah
razı olsun kızım verdin de güzel, temiz giyindim.” demiş.
Çenesi düşmesin diye düşünülüp ölünün çenesi hemen bağlanır.
Çene duasını bilen bir kişi duasını okuyarak bunu yapar. Ölen kişinin son
nefesini Hakka verdiği inancı ile Allah’a karsı ağzı açık, dili çıkık olmasın istenir.
Ayrıca üst dudak İmam Hasan, alt dudak Đmam Hüseyin’dir. Bu işlemle İmam Hasan ve
İmam Hüseyin birbirine kavuşur.
Ceset şişmesin diye üzerine demir, çakı, makas, bıçak konur.
İlk olarak ölenin saçlarına, ellerine, ayaklarına kına yakılır. Ölenin tırnakları
kesilir, ölü vücudundaki kıllardan arındırılır. Ölünün sağ ayağının baş parmağı sol
ayağının bas parmağı üzerine konulup bağlanır. Can alıcılar sağ yanından gelsin, cennet
kapıları sağ yanından açılsın diyerek sağ eli, sol elinin üstüne konur.Böylelikle ölünün
darda durma seklini alması sağlanır. Darda durma ile ilgili “Birgün Peygamber
Efendimiz İmam Hüseyin’i suya yollamış. İmam Hüseyin suyu getirirken ayağını tasa
vurmuş. Ayağı sağ ayağının bas parmağı kanamaya başlamış. İmam Hüseyin de
Peygamber Efendimiz ayağının kanadığını görmesin diyerek sağ ayağının bas
parmağını sol ayağının bas parmağı ile kapatarak suyu vermiş, o su içene kadar
beklemiş. Bu durum Bektaşilerin huzurda durma sekli olmuş.” diye anlatılır. Ölen kişi
de öbür dünyada Allah’ın huzuruna çıkacaktır
(KÜTAHYA- ŞEYHLER BELDESİ
(Yüksek Lisans Tezi)
Zeynep ÇANLI
GÖNDEREN:EMEL ALTUNTAŞ)
hasta vefat ettiğinde kıbleye doğru uzatılır,ayak parmakları birbirinei bağlanır,karnının üzerine şişmemesi için bıçak konulur,eğer ölen kişinin gözü açıksa yavaşça kapatılır yıkanana kadar ölünün bulunduğu oda da Kur’an okunmaz başka bir oda da okunabilir
Yere döşek serip üstüne yorgan atıp ölü toprağa verilinceye kadar bekletilirdi.Ölünün çenesi ve ayakları bağlanırdı.
SAHUGÜL UYAR YAŞ: 71 ORDU/ÇAMAŞ/ÖRMELİ MAH.
Ölüm
‘’Ölüm Allah’ın emri olarak kabul edilir.’’ Köyde biri öldüğü zaman bütün köy onun yasını tutar, o gün köyde düğün yapılmaz ya da herhangi bir eğlence olmaz… Ölü evinde mevlid verilir ve Kur’an okunur. Kadın ve erkek ayrı yerlerde ağırlanır. Köylüye helva dağıtılır. Her Perşembe günü ölü için komşulara ve muhtaçlara yemek verilir. İnanca göre ölen kişinin yemeğini muhtaçlara vermek gerekmektedir.
Ölüm olayı sabah olduysa çok beklemeden öğle namazı ya da ikindi namazından sonra öleni gömerler. Eğer akşam ölmüşse ertesi sabah gömerler. Eskiden ölen dışarıda bekletilip eve sokulmazmış. Son yıllardaysa morgda bekletilir
Eğer bir evde hasta varsa ve durumu ağırlaşmışsa herkesin gözü kulağı bu evde olur. Hasta ölünce evdekilerin ağlaşmaları ve ağıtlar yakmalarıyla ölüm haberini ilk olarak yakın komşular alır. Daha sonra çevreye bu haber yayılır.
Hasta öldükten sonra çenesi aşağı doğru sarktığı için tülbentle sıkı bir şekilde bağlanır. Elbiseleri çıkartılıp temiz bir yere yatırılır. Göz kapakları yara bandıyla kapatılır. Üzerine bir örtü örtülür. Başı kıbleye çevrilir. Elleri göbek üzerine konur. Ölünün karnının şişmemesi ve ardından birisini götürmesin diye karnının üzerine bıçak konur. Ayak başparmakları birbirine bağlanır.
Ölüm haberi duyulunca herkes ölü evinde toplanıp yakınlarının acısını paylaşırlar. Onları teselli ederler.
Eğer hastanın öleceğine kanaat getirilirse başında Kuran okunur. Ağzına su verilir ve bol bol Besmele çektirilir. Ölüm olayından sonra cenazenin ayağı ve çenesi bağlanır. Karnına şişmeyi engellemek amacıyla bıçak konulur. Pencereler açılarak bulunduğu yerin soğuk kalması sağlanır. Başı Kıbleye çevrilir. Bunun sebebi bilinmemektedir. Gözleri açıksa bir beklentisinin gerçekleşmediği düşünülür.
Kıyafetleri çıkartılır. Çarşafa sarılır. Yatakta rahata konulurdu.
kaynak kişi FATMA İNAN YAŞ 68 ORDU GÖLKÖY DAMARLI
-ŞEYHLER BELDESİ-HİSARCIK-KÜTAHYA
Kişinin ölümü yakınlarına “Allah rahmetine kavuştu”, “Hakka
yöneldi”, “Öbür dünyaya göçtü” denilerek haber verilir. Böylece
ölüm olayının yok olmak demek olmadığı vurgulanarak kişinin yokluğunun acısı
hafifletilmiş olur. Ölen kişi için “rahmetli” tabiri kullanılır.
Yörede kişinin ölüm haberini herkese duyurabilmek için sela verilir.
Kadınların kişinin öldüğünü haber almasıyla ağlaması da ölüm olayının
Habercisidir Kişi öldükten sonra imam veya dede ölenin yanına gelir. Gözleri açıksa
örtülür. Ölünün gözleri açık kalmış ise “göreceğini görememiş” seklinde yorum yapılır.
Ölen kişinin bulaşıcı bir rahatsızlığı varsa elbiseler makasla kesilerek çıkartılır.
Bu elbiseler sonra yakılır veya gömülür. Eğer üzerindeki elbiseler ve diğer elbiseleri
giyilecek durumda ise fakire verilir. Bu sadakadır. Ölenin diğer tarafta bu
kıyafetleri giyeceği düşünülür. Yörede bu uygulama su şekilde aktarılmıştır:
Köyde bir kadın ölmüş. Kızı rüyasında ölen anasını yırtık elbiseler içinde
görmüş. Kız, annesine “Bir yamalıkta mı bulamıyon, anne niye yamamıyon elbiseni?”
demiş. Annesi de “Bir yamalık dahi vermiyon ki kızım.” demiş. Kız uyanınca bir fakire
gömlek vermiş. Ertesi gün kadın tekrar kızının rüyasına girmiş. Kadın, kızına “Allah
razı olsun kızım verdin de güzel, temiz giyindim.” demiş.
Çenesi düşmesin diye düşünülüp ölünün çenesi hemen bağlanır.
Çene duasını bilen bir kişi duasını okuyarak bunu yapar. Ölen kişinin son
nefesini Hakka verdiği inancı ile Allah’a karsı ağzı açık, dili çıkık olmasın istenir.
Ayrıca üst dudak İmam Hasan, alt dudak Đmam Hüseyin’dir. Bu işlemle İmam Hasan ve
İmam Hüseyin birbirine kavuşur.
Ceset şişmesin diye üzerine demir, çakı, makas, bıçak konur.
İlk olarak ölenin saçlarına, ellerine, ayaklarına kına yakılır. Ölenin tırnakları
kesilir, ölü vücudundaki kıllardan arındırılır. Ölünün sağ ayağının baş parmağı sol
ayağının bas parmağı üzerine konulup bağlanır. Can alıcılar sağ yanından gelsin, cennet
kapıları sağ yanından açılsın diyerek sağ eli, sol elinin üstüne konur.Böylelikle ölünün
darda durma seklini alması sağlanır. Darda durma ile ilgili “Birgün Peygamber
Efendimiz İmam Hüseyin’i suya yollamış. İmam Hüseyin suyu getirirken ayağını tasa
vurmuş. Ayağı sağ ayağının bas parmağı kanamaya başlamış. İmam Hüseyin de
Peygamber Efendimiz ayağının kanadığını görmesin diyerek sağ ayağının bas
parmağını sol ayağının bas parmağı ile kapatarak suyu vermiş, o su içene kadar
beklemiş. Bu durum Bektaşilerin huzurda durma sekli olmuş.” diye anlatılır. Ölen kişi
de öbür dünyada Allah’ın huzuruna çıkacaktır
(KÜTAHYA- ŞEYHLER BELDESİ
(Yüksek Lisans Tezi)
Zeynep ÇANLI
GÖNDEREN:EMEL ALTUNTAŞ)
hasta vefat ettiğinde kıbleye doğru uzatılır,ayak parmakları birbirinei bağlanır,karnının üzerine şişmemesi için bıçak konulur,eğer ölen kişinin gözü açıksa yavaşça kapatılır yıkanana kadar ölünün bulunduğu oda da Kur’an okunmaz başka bir oda da okunabilir
Yere döşek serip üstüne yorgan atıp ölü toprağa verilinceye kadar bekletilirdi.Ölünün çenesi ve ayakları bağlanırdı.
SAHUGÜL UYAR YAŞ: 71 ORDU/ÇAMAŞ/ÖRMELİ MAH.