Dengbêj Nedir
Dengbêj sözcüğünün kelime anlamı; deng ‘ses’, bêj ‘söyle’dir. Bu kelime, sözün ahenkle icra edilmesini sağlayan kişi anlamında kullanılmıştır. Dengbêjlerin çoğu herhangi bir çalgı aleti kullanmadan, gırtlak gücüne dayanarak sanatlarını icra ederler.
Evdale Zeynike
Evdal der ki Temo, oğul gönlüm söylenmektedir.
Çünkü bir yanı yaralıdır, bir yanı elemlidir, bir yanı kederlidir;
Gönlümün başı hep beladadır.
Ah feleğin evi yıkılsın Temo, babanın gözleri kör, görmüyorum ki!
Eskiden beri bey olanlara güven olmaz.
Ben zannederdim ki Evdalê Zeynikê, Sürmeli Mehmed Paşa’nın
Divanının dengbêji, genç kızların ve gelinlerin omuzlarındaki kartal,
Gogerçin adlı atın süvarisi, bir gün dara düşecek olsa, bey onun
Uğruna bütün malını verir. Anladım ki insanın başı dara düştüğünde
Allah’tan başka kimse sahip çıkmaz ona.
Evdal der ki Temo, oğul bir sandalye kap da getiriver babana, beni
Avluya oturt ve sırtımı dut ağacına ver. Yine eski zamanlarda olduğu
Gibi stran söyleyeceğim. Belki Sürmeli Mehmed Paşa duyar da beni
Doktorlara götürüp baktırır. Temo, Allah inşallah babanın gözlerini
İyi eder ve inşallah Acem kızı Gulê’ye kavuşurum.
Temo aceleyle koşup babasına sandalye getiriyor ve avlunun
Ortasına oturan Evdal başlıyor gençliğinde olduğu gibi sesini
Yükseltip söylemeye… Bu arada turna katarları Serhad ülkesine
Doğru kanatlanmış, bağrışa çağrışa sıra sıra uçuyorlar. Öndeki
Turna öteki turnaları susturup en arkadaki turnaya sorar; bu ses
Kimin sesi diye. Arkadaki turna “tanımadın mı, bu Evdalê Zeynikê,
Temo’nun babası, Sürmeli Mehmed Paşa’nın divanının dengbêji,
Genç kızların ve gelinlerin omuzlarındaki kartal, yeryüzünün şairi,
Gogerçin adlı atın süvarisi…
Bunun üzerine turnalar üç ayrı perdeden Evdal’a ses verirler
Öndeki turna der ki: Evdal ne var ne yok, ne durumdasın?
Evdal der; işte halimi görüyorsun, gözlerim kör oldu, göremiyorum.
Turna der ki: Evdal, sıkma canını, sonuçta bu durum, âlemleri
Yaratan Allah’ın kaderi, neylersin.
Ve devam etti turna; Evdal bir rüya gördüm uykumda, o kadar
Yükseğe uçuyordum ki kaderin yazılı olduğu “levh-i mahfuz”un
Ortasından geçiyordum, gördüm ki senle sevgilin Acem kızı Gulê’nin
Kaderi birlikte yazılmışlar…
Durak-Kıranyağmur-Ulubey-Ordu
Genel itibarıyla solo halinde söylenmektedir fakat bazı durumlar içinde türküler toplu şekilde söylenebilir bu nadir görülse de türküler koro olarak da söylenebilir.
ATMA TÜRKÜLER (TRABZON ÇAYKARA- EĞRİDERE KÖYÜ)
Karşılıklı olarak yapılan, genellikle iki kişi arasında geçen laf yarışıdır. Birbirine türkü atacak olanlar karşılıklı iki grup oluştururlar. Birinci grup atışmayı başlatırken diğer grup vezinli ve kafiyeli olarak sözlerini hazırlarlar. Atılan türküye kafadan karşılık verilir. Atma türkülerin en önemli yanı da doğaçlama olmalarıdır.
Çaykara da iki amcanın birbirine söyledikleri atma türküler:
Birinci kişi:
Artuk ehtiyar oldun
Astun mi eleğuni
İkinci kişi:
Ey Paçan dilencisi
İşte al direğuni
Birinci kişi:
Gezer da dilenurum
Sen bağla şeleğuni
İkinci kişi:
Elbet bişey verurum
Sen ketur küleğuni
Dengbêj Nedir
Dengbêj sözcüğünün kelime anlamı; deng ‘ses’, bêj ‘söyle’dir. Bu kelime, sözün ahenkle icra edilmesini sağlayan kişi anlamında kullanılmıştır. Dengbêjlerin çoğu herhangi bir çalgı aleti kullanmadan, gırtlak gücüne dayanarak sanatlarını icra ederler.
Evdale Zeynike
Evdal der ki Temo, oğul gönlüm söylenmektedir.
Çünkü bir yanı yaralıdır, bir yanı elemlidir, bir yanı kederlidir;
Gönlümün başı hep beladadır.
Ah feleğin evi yıkılsın Temo, babanın gözleri kör, görmüyorum ki!
Eskiden beri bey olanlara güven olmaz.
Ben zannederdim ki Evdalê Zeynikê, Sürmeli Mehmed Paşa’nın
Divanının dengbêji, genç kızların ve gelinlerin omuzlarındaki kartal,
Gogerçin adlı atın süvarisi, bir gün dara düşecek olsa, bey onun
Uğruna bütün malını verir. Anladım ki insanın başı dara düştüğünde
Allah’tan başka kimse sahip çıkmaz ona.
Evdal der ki Temo, oğul bir sandalye kap da getiriver babana, beni
Avluya oturt ve sırtımı dut ağacına ver. Yine eski zamanlarda olduğu
Gibi stran söyleyeceğim. Belki Sürmeli Mehmed Paşa duyar da beni
Doktorlara götürüp baktırır. Temo, Allah inşallah babanın gözlerini
İyi eder ve inşallah Acem kızı Gulê’ye kavuşurum.
Temo aceleyle koşup babasına sandalye getiriyor ve avlunun
Ortasına oturan Evdal başlıyor gençliğinde olduğu gibi sesini
Yükseltip söylemeye… Bu arada turna katarları Serhad ülkesine
Doğru kanatlanmış, bağrışa çağrışa sıra sıra uçuyorlar. Öndeki
Turna öteki turnaları susturup en arkadaki turnaya sorar; bu ses
Kimin sesi diye. Arkadaki turna “tanımadın mı, bu Evdalê Zeynikê,
Temo’nun babası, Sürmeli Mehmed Paşa’nın divanının dengbêji,
Genç kızların ve gelinlerin omuzlarındaki kartal, yeryüzünün şairi,
Gogerçin adlı atın süvarisi…
Bunun üzerine turnalar üç ayrı perdeden Evdal’a ses verirler
Öndeki turna der ki: Evdal ne var ne yok, ne durumdasın?
Evdal der; işte halimi görüyorsun, gözlerim kör oldu, göremiyorum.
Turna der ki: Evdal, sıkma canını, sonuçta bu durum, âlemleri
Yaratan Allah’ın kaderi, neylersin.
Ve devam etti turna; Evdal bir rüya gördüm uykumda, o kadar
Yükseğe uçuyordum ki kaderin yazılı olduğu “levh-i mahfuz”un
Ortasından geçiyordum, gördüm ki senle sevgilin Acem kızı Gulê’nin
Kaderi birlikte yazılmışlar…
Durak-Kıranyağmur-Ulubey-Ordu
Genel itibarıyla solo halinde söylenmektedir fakat bazı durumlar içinde türküler toplu şekilde söylenebilir bu nadir görülse de türküler koro olarak da söylenebilir.
ATMA TÜRKÜLER (TRABZON ÇAYKARA- EĞRİDERE KÖYÜ)
Karşılıklı olarak yapılan, genellikle iki kişi arasında geçen laf yarışıdır. Birbirine türkü atacak olanlar karşılıklı iki grup oluştururlar. Birinci grup atışmayı başlatırken diğer grup vezinli ve kafiyeli olarak sözlerini hazırlarlar. Atılan türküye kafadan karşılık verilir. Atma türkülerin en önemli yanı da doğaçlama olmalarıdır.
Çaykara da iki amcanın birbirine söyledikleri atma türküler:
Birinci kişi:
Artuk ehtiyar oldun
Astun mi eleğuni
İkinci kişi:
Ey Paçan dilencisi
İşte al direğuni
Birinci kişi:
Gezer da dilenurum
Sen bağla şeleğuni
İkinci kişi:
Elbet bişey verurum
Sen ketur küleğuni