Yörenizde oynanan halk oyunların adları nelerdir? Bu adların oynanan oyunla ilgisi nedir?

2 Comments

    eminekalyoncu - 03 Kasım 2014 at 19:05 - Cevapla

    Yörede oynanan halk oyunları: Horon, kolbastı, Sürmene sallaması, halay, damat halayı ve Ankara havalarıdır. Halk oyunu oynamak manasında; horon tepmek, halay çekmek ve sallanmak gibi terimler kullanılmaktadır. Oynanılan halk oyunları büyükleri izleyerek öğrenilir. Zamanla halk oyunlarını öğretmek amaçlı çeşitli dernekler kurulmuştur.
    Oyunlar; davul – zurna, kemençe yer yer de kasetten çalan yöresel şarkılar ile oynanmaktadır. Bu çalgıcılar yörenin yerlisidir. Oyunlar yörenin sözlerinde pek anlam olmasa da ritmik açıdan uygun şarkıları ile oynanılmaktadır.
    Horon:
    Açık horon oyuncuların aralarında mesafe bırakarak oluşturdukları bağlı diziyle
    oynadıkları horon oyunlarının genel adıdır.
    Ağır horon:
    Yavaş tempolu horonların genel adıdır.
    Alaca horon:
    Kadın ve erkeklerin birlikte oynadıkları horon oyunlarının genel adıdır.
    Atlama horonu:
    Horonların hızlı oynanan ikinci bölümüdür.
    Bıçak horonu:
    İki erkek oyuncu tarafından elde bıçakla oynanan horondur, savaşı temsil eder. Atılma
    korunma, korkutma ve dalaşma bölümlerinden oluşur. Bıçağın havaya atılıp tutulması ve
    dalaşma bölümü, ustalık isteyen tehlikeli bir oyundur.
    Deli horon:
    Yalnız erkeklerin oynadığı çok hareketli ve güç isteyen horonların genel adı. Yörelere göre
    ritmi değişir. En önemli özelliği sık yinelenen ayakları yere vurma hareketidir.bazen
    kemençe olmadan bile oynanabilir.
    Düz horon:
    Yalın ve fazla hareketli olmayan figürlerle oynanır, adi horon da denilir.
    Karma horon:
    İkinci bölümü sözsüz olarak, yalnızca ezgi eşliğinde oynanan sözlü horonların genel adıdır.
    Türkü söylerum pekten
    Kız fistanun ipekten
    Gelecoğum bu akşam
    Kurtar beni köpekten
    Kılıç horonu:
    İki erkek tarafından elde kılıç yada kılıç gibi kullanılan bıçaklarla oynanılır. Bıçak
    horonundan farklı olarak bıçak kullanılsa bile bıçağın kılıç gibi tutulması ve
    kullanılmasıdır.
    Kız horonu:
    Kadınlar tarafından oynanan yumuşak ve yalın karakterli horonların genel adı, genelde düz horon tipindedir.
    Rahat horon:
    Çömelme hareketi olmadan düz yürüme figürleriyle ve genelde kız erkek beraber oynanan horonların genel adıdır
    Sallama horonu:
    Düzenli bir şekilde hep aynı doğrultuda ilerleyerek ve bedenin alt bölümünü iki yana sallayarak oynanan oyunların genel adıdır. Sürmene ve çaykara’da oynanan sallama kendine has ve meşhurdur. Kadınların sallamasında erkeklerden farklı olarak parmak şaklatma, dönme, el çırpma ve omuz sallama gibi hareketler yapılır. Sürmene sallamalarına vokalle de eşlik eder:
    Fundukluğun dibine
    Vuralım sıra kazık
    Bunlar beş para etmez
    Oynamamıza yazık
    At üstüne kazanı
    Şıkır pıkır kaynasın
    Yeni girdin horona
    Omuzların oynasın
    Açılın geri geri
    Olsun bir horon yeri
    Gelsin girsin horona
    Sürmene ferikleri
    Sözlü horon:
    Sözlü ezgiler eşliğinde oynanan horon oyunlarıdır.kız oyunları genelde sözlü oyunlardır,güftesi horona uygun olarak yazılıp bestelenir:
    Gökteki yıldızları
    Sayalım altmuş altmiş
    Sürmenenin kızlari
    Altın suyuna batmiş
    Çıkardın sığırları
    En önünde kınali
    Alışmıştır yaylaya
    Durmaz gavurun mali
    Kestim kestane kiriş
    Giriş koluma giriş
    Kız senin güzelliğin
    Edecek bana bir iş
    Sözsüz horon:
    Sözsüz ezgiler eşliğinde oynanan oyunların genel adıdır.
    Sürmene’den bir horon daha:
    Vurun vurun vuralum
    Beş tahtayı kıralum
    Beş tahtadan ne çikar
    Yeniden yaptıralum
    Burada horon olmayi
    Düze çıkalım düze
    Hep uşaklar evlendi
    Sıra geleyu bize
    Kız ahirdaki dana
    Haşarıdır haşari
    Iyi oynamayani
    Atacağım dışari
    Teoriler
    Horonun özelliğini oluşturan tüm vücudu titretme, silkinme giderek hızlanıp durulma figürleri nedeniyle denizi ya da denizden tutulmuş balığın çırpınışlarını simgelediği öne sürülür. Yöre hakının yaşamında önemli bir yeri olan denizin ve balığın oyunun oluşumunda etkili olduğu bir çok araştırmacı tarafından kabul edilen bir görüştür. Genelde en az iki en çok sekiz kişiyle oynanır. İki kişiyle oynanan oyunlar daha çok özel beceri gerektiren oyunlardır (bıçak ve kılıç horonları). Günümüzde sekiz kişiden daha çok kişiyle oynandığıda görülmektedir. Yalnız erkekler tarafından (deli horon) ya da kadınlar
    tarafından oynanan ( kız horonu ) ya da kadın erkek birlikte oynanan oyunlar vardır. Horonun kendine özgü uyarı sözcükleri vardır. Oyun sırasında horonbaşı, öteki oyuncuları genellikle bu sözcüklerle yönetir ” ha uşak ha, taktum, üç yap, yaylan, ule ule hop, tik oyna tik, hop hop ” v.b gibi sözler oyunun yönetimine katkıda bulunduğu gibi horonada ayrı bir özellik ve canlılık katar. Horon sıra veya halka biçiminde oynanabilir. Horonların
    belli bir sırası vardır. Oynanırken, özellikle gelenekselliğini koruyan yörelerde horon faslı denilen bir dizilişe uyulur. Kemençe eşliğinde oynanan horonlarda genelde ritm çalgısı kullanılmaz. Ayaklar yere vurularak ritm sağlanır. Horonlarda titreme, ani diz kırma, sağa sola açılma omuzların titretilmesi, öne eğilme, elleri aşağıya indirme, yukarı kaldırma, tepinme, çömelerek ayak fırlatma ve yürüme, ayakların yeri dövmesi başlıca devinimlerdir.
    Bunların hızlı gerçekleştirilmesi için kural olarak omuzdan kavranan diziler kurulmaz, oyuncular birbirinin ellerinden ya da parmaklarından tutar.
    Horon giyimi yörelere göre farklılıklar gösterirsede genellikle erkekler başlarına uzun uçları dolanarak biçimlendirilmiş ve düğümlenmiş karabaşlık (iki ucu uzundur ve orta bölümün tepesinde püskül vardır), üzerlerine gelenllikle beyaz ya da kara mintan (yakasızdır, kollar geniştir), sol omuzundan ilikli kara yelek (sol göğüs üzerine iliklenir, yaka kenarı siyah sırma ile süslenmiştir ve düğmeleri genellikle beyaz metaldir ), paçaları dar ağı körüklü pantalon (zipka), kuşak, üzerine enli kayış ve ayaklarına çapula ya da salenk denen ayakkabı giyerler. Giysi üzerine gümüş zincirle içinde muska bulunan
    pazubent ya da hamaylılar takılır. Horon oyunundaki kıyafet, eşkiya giysisine benzer. Giyimde aksesuar olarak bıçak, kuşak, kemer, köstek gümüşten hamail ve nusta, kolda pazubent (bazen) aksesuar olarak kullanılır.
    Kadınlar ise içlik, koyu renk gömlek, salta ve üstüne üçetek biçiminde fistan giyerler, önlerine çubuklu peştemalden önlük bağlarlar. Bele kuşak ya da şal sarılır, baş ipekli başörtüsüyle, yazma v.b örtüyle örtülür. Ayakkabılar ise erkeklerinki gibidir. Yemeni giyildiğide olur.
    Horonun Bölümleri:
    1. Düz horon:
    Horon oynanmaya başlarken ağır tempoda başlanır. Bundan ötürü oyunun bu bölümüne “ağır horon bölümü” de denir. Oyun halkası saat ibresinin tersi yönünde döner. Söylenen türkülere ellerle tempo tutulur.Müzik ne kadar yüksek tempolu çalınırsa, oyuncular o kadar kıvrak ve hareketli olurlar.Ritm arttıkça vücut dikleşir, kollar yukarıya kalkar.Gelen komutla “yenlik yenlik” “alaşağı” ya da “ufak ufak” diğer oyuncular da uyarılarak doğudan sert bölüme geçildiği gibi yenlik bölüme de geçilir.
    2. Yenlik Bölümü:
    Kollar aşağıya iner, dizler kırık ve bel kısmı dizlerin açısında öne doğru eğiktir.Kol çıkarmalar ve omuz sallamalar bu bölümde ön plandadır.Adımlar geriye, yana ve öne basarak belli alan içinde gezinilir. Vücudun yapmış olduğu çalımlar yumuşak ve hafiftir.Oyunun ritmi düz horon bölümüne oranla biraz daha hızlıdır.Komutçudan gelen “aloğlum”, “alaşağa”, “kimola”,”taktum”, ”yıkoğlum” veya “ıslık” şeklinde gelen komutla sert bölüme geçilir.
    3. Sert Bölüm:
    Diğer bölümlere nazaran hareketler daha sert ve canlıdır. Omuz sallamalar daha seri ayaklar yere daha sert basar .Oyunun en gösterişli, temposunun oldukça yüksek olduğu ve oyuncuların tüm yeteneklerini ortaya koyduğu bölümdür. Oyuna devam edilecekse tekrar düz horon bölümüne geçilir.
    Kolbastı:
    Eski zamanlarda Trabzon dağlık yerlermiş. Mağaralar varmış.Mağaralarda ağalar, dayılar sözü geçen kişiler bazen eğlence yaparlarmış.Kolluk kuvetleri diye bir askeri birlik varmış.Bu eğlencelere karşılarmış ve buldukları an basıyorlarmış. Ağalarda yani mağarada ağlem yapanlarda mağaranın girişine gözcü (asker) koyarmış.Gözcüler Kolluk kuvvetlerini gördükleri an içeriye haber salarlarmış.Ağalarda hemen seslerini kısarlarmış ve şu sözcüleri söylerlermiş: Bastılar, vurdular, geldiler. Kolbastı oynarlarken ip çekme, yüzme, ağ atma gibi hareketleri vardır.Bu hareketler o döneme ait kadınların balık tutmaları kürek çekmelerinden kaynaklanan hareketlerdir.

    meryem - 30 Kasım 2014 at 18:24 - Cevapla

    Afyonkarahisar’ın halk oyunları çesitli özellikler gösterir. Ege’nin zeybek,
    Akdeniz’in teke, Konya’nın kasıklı tür oyunlarındaki ezgi ve giyimi
    Afyonkarahisar halk oyunlarında dolayısıyla Çay ilçesi halk oyunlarında da
    bulmak mümkündür.
    “Dam basına asa da koymus galbırı, hezin hezin gir kapıdan, çemberim
    dalda kaldı” adlı kasık oyunları ve havalarında giysiler ve sert efe tarzı
    hareketler “Zeybek” türünü andırır. Ancak İç Anadolu’nun etkisiyle kasıkla
    oynanır. Her üç parçada müzik aksak ritimdedir yavastır. Ancak bu yavaslık
    Ege yöresi zeybekleri kadar değildir. Kasıkla oynandığı için bir diğer yönü ile
    de İç Anadolu’nun kırık havalarının ritmine uyar.
    Çay ilçesine gelindikçe bu türlerin yanında daha hızlı ritimli türküler ve
    daha hareketli oyunlar da görülür. “Kara da koçun boynuzu, Emir dağlarına
    kara da gidilir, Karakolda doğru söyler mahkemede sasar” türkülerinde daha
    hareketli bir ritim görülür.
    Çay halk oyunlarında erkekler “Dam basına asa da koymus kalbırı ve
    Hezin hezin gir kapıdan” türkülerinin oyunlarını tercih eder. Bu türkülerin
    çalınmadığı ve oynanmadığı düğün yoktur.
    Kadınlar ise “Kara da koçun boynuzu, Develi, Köroğlu ve Çemberim
    dalda kaldı” gibi türkülerde oyunlar oynarlar. Çoğunluğu dörtlü oynanan bu
    oyunlar kadınlar arasında su anda unutulmaya yüz tutmustur.
    Öte yandan Afyonkarahisar genelinde “Bozlak” türüne de rastlanır.
    “Kaçındasın Gelin Ümmü” bu tür parçalara iyi bir örnek teskil eder. Ayrıca
    “Kerem Dizisi” denen türkülere de rastlanır. Afyonkarahisar’ın “Đnce Mehmet”
    türküsü ünlüdür ve “Kerem Dizisi” ile söylenir.
    (AFYONKARAHİSAR- ÇAY İLÇESİ Y.L. TEZİ-Cemile Kocapınar)
    GÖNDEREN: MERYEM ÜÇÜNCÜ



Cevap Gönderme Formu