Eskiden köyünüzde çeşitli tedaviler yapan kimseler var mıydı? (parpılayıcı, yürek ölçücü, dağlayıcı, kırık- çıkıkçı, dişçi, iğneci, muskacı, yerli ebe, bakıcı, okuyan, sünnetçi gibi)
1926 yılına kadar rumi takvim kullanılırdı.Rumi takvime göre ayların isimleride değişikti.
Rumi günler miladi günlere göre on üç gün geriden gelir.Miladi ayın on dördünde rumi ayın biri olur.
Ayların isimleri Ocak(Zemheri), Şubat(Gücük), Mart(Mart), Nisan(Abul), Mayıs(Mayıs),
Haziran(Kiraz), Temmuz(Orak), Ağustos(Ağustos), Eylül(Darı ayı), Ekim(İstavrit), Kasım(Kasım)
Aralık(Karakış) olarak anılır.
Bu aylara göre yılın sayılı ”belirli”günleri olduğu bilinmektedir.Zemheri -Zemherir- ayı kışın
en soğuk zamanı, şiddetli soğuk anlamını taşır.
Erbain: 22 Aralık -31 Ocak arasında 40 gün süren soğuklar anlamına gelir.
8 Ocak: Zemheri Fırtınası
28 Ocak:Ayandon Fırtınası
Gücük ayına deli gücükte denir.Bütün günleri fırtınalı geçer.”28 günüm 32 oyunum” var dermiş.
20 Şubat’ta 1. cemre havaya, 27 Şubat’ta 2. cemre suya düşer.
06 Mart’ta 3. cemre toprağa düşer.Cemre: havanın, suyun, toprağın ısınmaya başlaması demektir.
Berdülacuz: Rumi 26 Şubat- 4 Mart arası(Miladi 11-18 Mart) Kocakarı soğukları demektir.
18 Mart: Kırlangıç Fırtınası.
20 Mart: Hamsin’in sonu.Hamsin:31 Ocakta başlayan 50 günlük kış devresi.(1 Şubat-22 Mart)
21 Mart: Nevruz(İlk baharın başlangıcı)
22 Mart: (Rumi 9 Mart)Mart 9′u Fırtınası
23 Mart: Kozkavuran Fırtınası
26 Mart: Çaylak Fırtınası
18 Nisan: (Rumi 5 Nisan) Abulbeşi
Kork Abulun beşinden
Öküzü Ayırır eşinden
Bunun anlamı: Kış uzun sürerde bütün yiyecekler biterse ahırda öküzün biri kesiler demektir.
Abulbeşi ile ilgili bir rivayet anlatılır:
Vaktiyle Müslümanlar ile gayrimüslimlerin beraber yaşadıkları bir köy varmış,bir kış mevsimi
öyle şiddedli geçmişki müslümanların hayvanlarının yemi bitmiş.Her yer karlarla kaplıymış.
Komşusu olan gayrimüslime gitmiş,hayvanlarına yiyecek istemiş,gayrimüslim”kızına oğluma verirsen sana yiyecek veririm” demiş.Müslüman eve gelmiş, durumu kızına anlatmış,kızı razı olmayınca”Kızım gitmessen hayvanlarımız ölecek” demiş.
Kızcağız abdest alıp yatsı namazını kılmış, sabaha kadar karların erimesi içim Allah’a yalvarmış.Sonunda da ”Es vade yeli es,beni gavurun kısmetinden kes” demiş.Kızın duasından sonra ılık bir rüzgar esmeye başlamış,karlar erimiş.
Sabahleyin kızın babası kalkmış,dışarı bakmış ki kar gitmiş, güneş açmış.Kızı gavurun oğluna vermekten kurtulmuş.
19 Nisan: Kuğu Fırtınası.
Sitte-i Sevir: 19-25 Nisan arasındaki 6 günlük soğuklar.
24 Nisan: Çiçek fırtanısı
6 Mayıs: Hıdırellez(Rumi 23 Nisan)Hıdrellez, Hızır-İlyas gibi isimlerle de söylenir.Hızır ve İlyas Peygamberlerin bahar başlagıcında buluştukları gün kabul edilir.
9 Mayıs: Doğu Rüzgarlarının esmeye başlaması.
11 Mayıs: Yağmur mevsiminin sonu -fırtına-
13 Mayıs: Mevsimsiz soğuklar.
16 Mayıs: Filiz kıran fırtınası.
20 Mayıs: Kokolya fırtınası.(Rumi 7 Mayıs) Mayıs 7′si diye söylenir. Yöremizde deniz bayramı olarak kutlanır.Mayıs 7′si sahil köylerinde de kutlanmaktadır.Bilhassa Hoynat Adası’nı sandal ve motorlarla üç defa dolaşmak, denize yedi adet küçük taş atmak,40 dalgadan su alıp yıkanmak,bağ bahçeye serpmek uğurlu sayılırdı.
Daha önce gayrimüslimlerin yaptığı bu davranışları müslümanlarda benimsemiştir.
Murat AKBAŞ,anılarında Mayıs yedisini şöyle anlatmaktadır:”Köyümüzün(Şimdi mahalle)
Hoynat adası ve tünelinin hemen yakınında kayık çekeği bulunurdu. Mayıs yedisi(Miladi 20 Mayıs)günü evde hazırlıklar yapılır,bir sepete konulur ,çoluk çocuk kayık çekeğine inilirdi.
Yanlarınada İprik şişe gibi kaplar alınırdı. Bu kaplara 40 dalgadan su konur, Gidemeyenlere götürülürdü.Onlar bu suyu ağrıyan yerlerine sürerlerdi.Deniz kenarında çocuklar 41 dalgadan
su alarak veya 41 dalgaya dalarak yıkanılırdı.Denize 3 çift 1 tek(7 adet) Taş atarlardı. Bu çocukların Sağlıklı olması dileğiyle yapılırdı.
Kayıkçılar kayıklarını denize indirir, bu kayıklara yeteri kadar insan bindirilir, küreklere güçlü kişiler geçer, ”VİRA” diyerek çekerlerdi.Hoynat adası 3 defa dolaşılırdı.
Asayiş i temin etmek için korucu görevlendirilir,iri dut ağaçlarının altına cevizli helva ustaları helva teknesini yerleştirir,bir göcek dolusu ekmek ile helva satardı.
Sevgililer birbirlerine ekmek içi helva gönderirdi. Bu iş gizlice yapılırdı çünkü, anaları
kızlarını dizinin dibinden ayırmazdı.Ama gençler kıpır kıpır gönüllerine söz dinletemez,gizlice işaretlerle anlaşırlardı.
Kızların kaçarak evlenmeleri çoğunlukla Mayıs yedisi günü gerçekleşirdi, öylekibir günde üç kızın kaçarak evlendiğini biliyorum.
Kayık başlarına oturanlar türkü söyler, kemençe çalardı.Gençler denize girer, kimisi taş aralarında gomit ve gorçil baliğı tutmaya çalışırdı.Kadınlar ayaklarını suya sokar saçlarını deniz suyu ile yıkardı.
Günün sonunda kayıklar hep beraber çekeklerine çekilirdi.kemençe eşliğinde söylenen türkülerden biri şöyleydi:
Bugün Mayıs yedisi
Günlerden ise salı
Asıldı küreklere
Sıtkı,Kamil’in Ali
Muhittin dümünde dur
Hava rüzgar esiyor
Hey,küreği sıkı vur
Ada rüzgar kesiyor
İsinin Mehmet başta
Kemençesini çalar
Kamil gelmiş de aşka
Türküsünü deniz yalar
Oğlan yavuklusuna
Yapıyor işareti
Kızın annesi Suna
Bitirmez esareti
27 Mayıs: Bahar rüzgarlarının sonu
28 Mayıs: Sam yeli(güneyden esen kuru ve rahatsız edici rüzgar)nin esmesi.
30 Mayıs: Kabak Mleteminin esmesi
31 Mayıs: (Rumi 18 Mayıs)Bevarih(Sam yeli)rüzgarlarının esmesi
4 Haziran: (Rumi 22 Mayıs) Kuzey rüzgarlarının esmesi
10 Haziran: Ülker doğumu fırtınası (süreyya)
15 Haziran:Güney rüzgarları
21 Haziran: Gün dönümü(gündüzün en uzun,gecenin enkısa olduğu gün)
30 Haziran: yaprak fırtınası
3 Temmuz: Sam rüzgarlarının başlangıcı
8 Temmuz: Bevarih rüzgarlarının sonu
11 Temmuz: Çark dönümü fırtınası
18 Temmuz: Şiddetli sıcaklar,Yaprak aşısının sonu
8 Ağustos: (Rumi 26 Temmuz) Eyyam-ı buhur(2-9 Ağustos)Yılın en sıcak günlerinin sonu
21 Ağustos: Yaprakların sararmaya başlaması(kış mevsimine dönüş,Karpuz kabuğunun denize düşmesi diye söylenir)
25 Ağustos: Sam rüzgarlarının sonu
28 Ağustos: sıcakların azalmaya başlaması
31 Ağustos: Mihrican fırtınası
4 Eylül: Bıldırcın geçimi fırtınası
8 Eylül: Koç ayrımı zamanı
12 Eylül: Çaylak fırtınası(çaylakların gitmesi)
15 Eylül: Sıcakların azalması
17 Eylül: Havaların soğumaya başlaması
19 Eylül: Güz yağmurları başlangıcı
23 Eylül: Son baharın başlaması
24 Eylül-9 Ekim arası yaprak dökümü fırtınaları
26 Eylül: Mevsim yağmurları başlangıcı
28 Eylül: Kestane karası fırtınası
30 Eylül: Turna geçimi fırtınası
5 Ekim: Koç katımı fırtınası
18 Ekim: Kırlangıç fırtınası(Kırlangıçların gitmesi9
21 Ekim: Bağ bozumu fırtınası
27 Ekim: Balık fırtınası
30 Ekim: Şiddetli rüzgarların başlangacı
4 Kasım: Lodos rüzgarlarının esmeye başlaması,balık mevsimi
6 Kasım: Kuş geçimi fırtınası
7 Kasım: Yaz günlerinin sonu -Fırtına-
8 Kasım: Rüz-i Kasım (kış günleri)başlangıı
9 Kasım: Kasım fırtınası -çiğ düşme mevsimi-
11 Kasım: Pastırma yazı başlangıcı
24 Kasım: Soğukların başlaması
27 Kasım: pastırma yazı sonu
29 Kasım: ülker Fırtınası (süreyya)
3 Aralık: Şiddetli soğukların başlaması
6 Aralık: Kuzeyli rüzgarların başlaması
8 Aralık: Yaprak dökümü sonu
12 Aralık: Karakış fırtınası
22 Aralık: Erbain’in başlangıcı(22 Aralık-31 Ocak)
24 Aralık: En uzun gecelerin sonu
27 Aralık: Gün dönümü fırtınası
28 Aralık: Şiddetli soğukların başlaması
ON İKİ AY
Ocak soğuk olur pek,
Kürk giyer kedi, köpek,
Eser dondurur rüzgar,
Yağar sulu sepken kar.
Şubat ondan berbat,
Düşüp kalkarız çat pat,
Bütün yollar buz tutar,
Fırtına çıldırık atar.
Mart kapıdan baktırır,
Kazma kürek yaktırır,
Belirsede güneş az,
Bu aya güven olmaz.
Nisanda yağmur başlar,
Yığkanır dağlar taşlar,
Sık sık güneş gülümser,
Bazende rüzgar eser.
Bahar bayramı mayıs,
Hep bağdayız,kırdayız,
Yem yeşil olur heryer,
Bütün tabiat güler.
Haziran’da başlar yaz,
Dalları basar kiraz,
Okulda dersler biter,
Sıcaktan dökeriz ter.
Temmuz’da deniz yelken,
Güzel plaj dururken,
Toz toprakta kim gezer,
Bunalan candan bezer.
Ağostos ekin toplar,
Dolar bütün ambarlar,
Bu aydadır zaferler,
Kutlarız sivil ve askerler.
Eylülde bağda iş var,
Bin bir türlü yemiş var,
Toplarız birer birer,
Güzde bu ayda girer
Ekimde başlar okul,
Sen de koş yerini bul,
Hem çalış hem öğren,
Memnun olsun öğretmen.
Kasım gelir havalar,
Bir açılır bir kapanır,
Bu ayda dır saklambaç,
Uçurtma, zıpzıp, topaç.
Aralıkta soğuk var,
Bitmek bilmez yağmurlar,
Derken yıl sona erer,
Yeni yılı müjdeler.
1926 yılına kadar rumi takvim kullanılırdı.Rumi takvime göre ayların isimleride değişikti.
Rumi günler miladi günlere göre on üç gün geriden gelir.Miladi ayın on dördünde rumi ayın biri olur.
Ayların isimleri Ocak(Zemheri), Şubat(Gücük), Mart(Mart), Nisan(Abul), Mayıs(Mayıs),
Haziran(Kiraz), Temmuz(Orak), Ağustos(Ağustos), Eylül(Darı ayı), Ekim(İstavrit), Kasım(Kasım)
Aralık(Karakış) olarak anılır.
Bu aylara göre yılın sayılı ”belirli”günleri olduğu bilinmektedir.Zemheri -Zemherir- ayı kışın
en soğuk zamanı, şiddetli soğuk anlamını taşır.
Erbain: 22 Aralık -31 Ocak arasında 40 gün süren soğuklar anlamına gelir.
8 Ocak: Zemheri Fırtınası
28 Ocak:Ayandon Fırtınası
Gücük ayına deli gücükte denir.Bütün günleri fırtınalı geçer.”28 günüm 32 oyunum” var dermiş.
20 Şubat’ta 1. cemre havaya, 27 Şubat’ta 2. cemre suya düşer.
06 Mart’ta 3. cemre toprağa düşer.Cemre: havanın, suyun, toprağın ısınmaya başlaması demektir.
Berdülacuz: Rumi 26 Şubat- 4 Mart arası(Miladi 11-18 Mart) Kocakarı soğukları demektir.
18 Mart: Kırlangıç Fırtınası.
20 Mart: Hamsin’in sonu.Hamsin:31 Ocakta başlayan 50 günlük kış devresi.(1 Şubat-22 Mart)
21 Mart: Nevruz(İlk baharın başlangıcı)
22 Mart: (Rumi 9 Mart)Mart 9′u Fırtınası
23 Mart: Kozkavuran Fırtınası
26 Mart: Çaylak Fırtınası
18 Nisan: (Rumi 5 Nisan) Abulbeşi
Kork Abulun beşinden
Öküzü Ayırır eşinden
Bunun anlamı: Kış uzun sürerde bütün yiyecekler biterse ahırda öküzün biri kesiler demektir.
Abulbeşi ile ilgili bir rivayet anlatılır:
Vaktiyle Müslümanlar ile gayrimüslimlerin beraber yaşadıkları bir köy varmış,bir kış mevsimi
öyle şiddedli geçmişki müslümanların hayvanlarının yemi bitmiş.Her yer karlarla kaplıymış.
Komşusu olan gayrimüslime gitmiş,hayvanlarına yiyecek istemiş,gayrimüslim”kızına oğluma verirsen sana yiyecek veririm” demiş.Müslüman eve gelmiş, durumu kızına anlatmış,kızı razı olmayınca”Kızım gitmessen hayvanlarımız ölecek” demiş.
Kızcağız abdest alıp yatsı namazını kılmış, sabaha kadar karların erimesi içim Allah’a yalvarmış.Sonunda da ”Es vade yeli es,beni gavurun kısmetinden kes” demiş.Kızın duasından sonra ılık bir rüzgar esmeye başlamış,karlar erimiş.
Sabahleyin kızın babası kalkmış,dışarı bakmış ki kar gitmiş, güneş açmış.Kızı gavurun oğluna vermekten kurtulmuş.
19 Nisan: Kuğu Fırtınası.
Sitte-i Sevir: 19-25 Nisan arasındaki 6 günlük soğuklar.
24 Nisan: Çiçek fırtanısı
6 Mayıs: Hıdırellez(Rumi 23 Nisan)Hıdrellez, Hızır-İlyas gibi isimlerle de söylenir.Hızır ve İlyas Peygamberlerin bahar başlagıcında buluştukları gün kabul edilir.
9 Mayıs: Doğu Rüzgarlarının esmeye başlaması.
11 Mayıs: Yağmur mevsiminin sonu -fırtına-
13 Mayıs: Mevsimsiz soğuklar.
16 Mayıs: Filiz kıran fırtınası.
20 Mayıs: Kokolya fırtınası.(Rumi 7 Mayıs) Mayıs 7′si diye söylenir. Yöremizde deniz bayramı olarak kutlanır.Mayıs 7′si sahil köylerinde de kutlanmaktadır.Bilhassa Hoynat Adası’nı sandal ve motorlarla üç defa dolaşmak, denize yedi adet küçük taş atmak,40 dalgadan su alıp yıkanmak,bağ bahçeye serpmek uğurlu sayılırdı.
Daha önce gayrimüslimlerin yaptığı bu davranışları müslümanlarda benimsemiştir.
Murat AKBAŞ,anılarında Mayıs yedisini şöyle anlatmaktadır:”Köyümüzün(Şimdi mahalle)
Hoynat adası ve tünelinin hemen yakınında kayık çekeği bulunurdu. Mayıs yedisi(Miladi 20 Mayıs)günü evde hazırlıklar yapılır,bir sepete konulur ,çoluk çocuk kayık çekeğine inilirdi.
Yanlarınada İprik şişe gibi kaplar alınırdı. Bu kaplara 40 dalgadan su konur, Gidemeyenlere götürülürdü.Onlar bu suyu ağrıyan yerlerine sürerlerdi.Deniz kenarında çocuklar 41 dalgadan
su alarak veya 41 dalgaya dalarak yıkanılırdı.Denize 3 çift 1 tek(7 adet) Taş atarlardı. Bu çocukların Sağlıklı olması dileğiyle yapılırdı.
Kayıkçılar kayıklarını denize indirir, bu kayıklara yeteri kadar insan bindirilir, küreklere güçlü kişiler geçer, ”VİRA” diyerek çekerlerdi.Hoynat adası 3 defa dolaşılırdı.
Asayiş i temin etmek için korucu görevlendirilir,iri dut ağaçlarının altına cevizli helva ustaları helva teknesini yerleştirir,bir göcek dolusu ekmek ile helva satardı.
Sevgililer birbirlerine ekmek içi helva gönderirdi. Bu iş gizlice yapılırdı çünkü, anaları
kızlarını dizinin dibinden ayırmazdı.Ama gençler kıpır kıpır gönüllerine söz dinletemez,gizlice işaretlerle anlaşırlardı.
Kızların kaçarak evlenmeleri çoğunlukla Mayıs yedisi günü gerçekleşirdi, öylekibir günde üç kızın kaçarak evlendiğini biliyorum.
Kayık başlarına oturanlar türkü söyler, kemençe çalardı.Gençler denize girer, kimisi taş aralarında gomit ve gorçil baliğı tutmaya çalışırdı.Kadınlar ayaklarını suya sokar saçlarını deniz suyu ile yıkardı.
Günün sonunda kayıklar hep beraber çekeklerine çekilirdi.kemençe eşliğinde söylenen türkülerden biri şöyleydi:
Bugün Mayıs yedisi
Günlerden ise salı
Asıldı küreklere
Sıtkı,Kamil’in Ali
Muhittin dümünde dur
Hava rüzgar esiyor
Hey,küreği sıkı vur
Ada rüzgar kesiyor
İsinin Mehmet başta
Kemençesini çalar
Kamil gelmiş de aşka
Türküsünü deniz yalar
Oğlan yavuklusuna
Yapıyor işareti
Kızın annesi Suna
Bitirmez esareti
27 Mayıs: Bahar rüzgarlarının sonu
28 Mayıs: Sam yeli(güneyden esen kuru ve rahatsız edici rüzgar)nin esmesi.
30 Mayıs: Kabak Mleteminin esmesi
31 Mayıs: (Rumi 18 Mayıs)Bevarih(Sam yeli)rüzgarlarının esmesi
4 Haziran: (Rumi 22 Mayıs) Kuzey rüzgarlarının esmesi
10 Haziran: Ülker doğumu fırtınası (süreyya)
15 Haziran:Güney rüzgarları
21 Haziran: Gün dönümü(gündüzün en uzun,gecenin enkısa olduğu gün)
30 Haziran: yaprak fırtınası
3 Temmuz: Sam rüzgarlarının başlangıcı
8 Temmuz: Bevarih rüzgarlarının sonu
11 Temmuz: Çark dönümü fırtınası
18 Temmuz: Şiddetli sıcaklar,Yaprak aşısının sonu
8 Ağustos: (Rumi 26 Temmuz) Eyyam-ı buhur(2-9 Ağustos)Yılın en sıcak günlerinin sonu
21 Ağustos: Yaprakların sararmaya başlaması(kış mevsimine dönüş,Karpuz kabuğunun denize düşmesi diye söylenir)
25 Ağustos: Sam rüzgarlarının sonu
28 Ağustos: sıcakların azalmaya başlaması
31 Ağustos: Mihrican fırtınası
4 Eylül: Bıldırcın geçimi fırtınası
8 Eylül: Koç ayrımı zamanı
12 Eylül: Çaylak fırtınası(çaylakların gitmesi)
15 Eylül: Sıcakların azalması
17 Eylül: Havaların soğumaya başlaması
19 Eylül: Güz yağmurları başlangıcı
23 Eylül: Son baharın başlaması
24 Eylül-9 Ekim arası yaprak dökümü fırtınaları
26 Eylül: Mevsim yağmurları başlangıcı
28 Eylül: Kestane karası fırtınası
30 Eylül: Turna geçimi fırtınası
5 Ekim: Koç katımı fırtınası
18 Ekim: Kırlangıç fırtınası(Kırlangıçların gitmesi9
21 Ekim: Bağ bozumu fırtınası
27 Ekim: Balık fırtınası
30 Ekim: Şiddetli rüzgarların başlangacı
4 Kasım: Lodos rüzgarlarının esmeye başlaması,balık mevsimi
6 Kasım: Kuş geçimi fırtınası
7 Kasım: Yaz günlerinin sonu -Fırtına-
8 Kasım: Rüz-i Kasım (kış günleri)başlangıı
9 Kasım: Kasım fırtınası -çiğ düşme mevsimi-
11 Kasım: Pastırma yazı başlangıcı
24 Kasım: Soğukların başlaması
27 Kasım: pastırma yazı sonu
29 Kasım: ülker Fırtınası (süreyya)
3 Aralık: Şiddetli soğukların başlaması
6 Aralık: Kuzeyli rüzgarların başlaması
8 Aralık: Yaprak dökümü sonu
12 Aralık: Karakış fırtınası
22 Aralık: Erbain’in başlangıcı(22 Aralık-31 Ocak)
24 Aralık: En uzun gecelerin sonu
27 Aralık: Gün dönümü fırtınası
28 Aralık: Şiddetli soğukların başlaması
ON İKİ AY
Ocak soğuk olur pek,
Kürk giyer kedi, köpek,
Eser dondurur rüzgar,
Yağar sulu sepken kar.
Şubat ondan berbat,
Düşüp kalkarız çat pat,
Bütün yollar buz tutar,
Fırtına çıldırık atar.
Mart kapıdan baktırır,
Kazma kürek yaktırır,
Belirsede güneş az,
Bu aya güven olmaz.
Nisanda yağmur başlar,
Yığkanır dağlar taşlar,
Sık sık güneş gülümser,
Bazende rüzgar eser.
Bahar bayramı mayıs,
Hep bağdayız,kırdayız,
Yem yeşil olur heryer,
Bütün tabiat güler.
Haziran’da başlar yaz,
Dalları basar kiraz,
Okulda dersler biter,
Sıcaktan dökeriz ter.
Temmuz’da deniz yelken,
Güzel plaj dururken,
Toz toprakta kim gezer,
Bunalan candan bezer.
Ağostos ekin toplar,
Dolar bütün ambarlar,
Bu aydadır zaferler,
Kutlarız sivil ve askerler.
Eylülde bağda iş var,
Bin bir türlü yemiş var,
Toplarız birer birer,
Güzde bu ayda girer
Ekimde başlar okul,
Sen de koş yerini bul,
Hem çalış hem öğren,
Memnun olsun öğretmen.
Kasım gelir havalar,
Bir açılır bir kapanır,
Bu ayda dır saklambaç,
Uçurtma, zıpzıp, topaç.
Aralıkta soğuk var,
Bitmek bilmez yağmurlar,
Derken yıl sona erer,
Yeni yılı müjdeler.
ECÜNNÜ
Yıl 1956,Şubat ayı günlerden Cuma Alçakbeldeki evimizden çıktık,yürüyerek Yumrutaş’tan Perşembe’ye gittik.Babamla işlerimizi gördükten sonra babam beni köye gönderdi.Kendisi Cuma namazına kaldı.
Babam geç kalmış,yatsı geçmesine rağmen eve gelmemişti.Gece saat dokuz (21.00)sıralarıydı.Babam eve geldi.Ben değirmene gidecektim.Amcamla ortaklaşa işlettiğimiz bir su değirmenimiz vardı.Komşuların getirdiği zahireyi (Mısır,Buğday) Ben gece gündüz öğütürdüm.Ekmeklik unumuzuda bu değirmenden aldığımız haklardan temin ederdik.
Yemeğini yedikten sonra babama birşeyler olmaya başladı.Pıskırıp hapşırıyordu,daha sonra titremeye,ağzından burnundan köpükler gelmeye başladı.konuşamıyordu.Çok korkmuştuk,annemle bildiğimiz duaları okumaya başladık.
Mahallemizde Mahmut Hoca vardı.Annem ”Mahmut Hocaya haber verelim” dedi.
Bizim eve daha yakın olan Nuri amcaya haber verdik.O hoca değildi ama dini bilgisi çoktu.Nuri amca geldi,Babama okuyup üflemeye başladı.
Bir-iki saat sonra babamın titremesi ve ağzından köpük gelmesi durmuştu.Nuri amca ”Bu ecünnü işi” dedi. O zaman daha da korktuk,çünkü büyük babamıda ecünnüler çarpmıştı.
Nuri amca babama ”yolda hiçbirşey gördün mü? Birşey oldu mu?” diye sordu.Babam kısık sesle ”küreklikte yolda bir keçi gördüm,diken yaprakları yiyordu,tutmaya çalıştım kaçtı.Peşinden koşunca kendini uçurumdan aşağı attı.Orada yayılmaya başladı.Kasap Çetinkayaların keçisi zannederek taş attım. Ama keçi kaçmıyordu.” Dedi.
Nuri ve Mahmut Hoca gidip gelerek babama okudular, babam iyileşmeyince Bolatlı Köyü’ndeki Yalanço Tevfik Hoca’ya hamayıl (muska) yazdırdık.
Babamın bacakları incelmeye başladı.Üç senede yürüyemez hale geldi.Kardeşim Fahri onu Ankara’da doktora götürdü,İyileşti.
Anlatan: Ramazan Köyü’nden
Yunus oğlu Hüseyin KÜÇÜK,Yaş 86
ECÜNNÜ
Yıl 1956,Şubat ayı günlerden Cuma Alçakbeldeki evimizden çıktık,yürüyerek Yumrutaş’tan Perşembe’ye gittik.Babamla işlerimizi gördükten sonra babam beni köye gönderdi.Kendisi Cuma namazına kaldı.
Babam geç kalmış,yatsı geçmesine rağmen eve gelmemişti.Gece saat dokuz (21.00)sıralarıydı.Babam eve geldi.Ben değirmene gidecektim.Amcamla ortaklaşa işlettiğimiz bir su değirmenimiz vardı.Komşuların getirdiği zahireyi (Mısır,Buğday) Ben gece gündüz öğütürdüm.Ekmeklik unumuzuda bu değirmenden aldığımız haklardan temin ederdik.
Yemeğini yedikten sonra babama birşeyler olmaya başladı.Pıskırıp hapşırıyordu,daha sonra titremeye,ağzından burnundan köpükler gelmeye başladı.konuşamıyordu.Çok korkmuştuk,annemle bildiğimiz duaları okumaya başladık.
Mahallemizde Mahmut Hoca vardı.Annem ”Mahmut Hocaya haber verelim” dedi.
Bizim eve daha yakın olan Nuri amcaya haber verdik.O hoca değildi ama dini bilgisi çoktu.Nuri amca geldi,Babama okuyup üflemeye başladı.
Bir-iki saat sonra babamın titremesi ve ağzından köpük gelmesi durmuştu.Nuri amca ”Bu ecünnü işi” dedi. O zaman daha da korktuk,çünkü büyük babamıda ecünnüler çarpmıştı.
Nuri amca babama ”yolda hiçbirşey gördün mü? Birşey oldu mu?” diye sordu.Babam kısık sesle ”küreklikte yolda bir keçi gördüm,diken yaprakları yiyordu,tutmaya çalıştım kaçtı.Peşinden koşunca kendini uçurumdan aşağı attı.Orada yayılmaya başladı.Kasap Çetinkayaların keçisi zannederek taş attım. Ama keçi kaçmıyordu.” Dedi.
Nuri ve Mahmut Hoca gidip gelerek babama okudular, babam iyileşmeyince Bolatlı Köyü’ndeki Yalanço Tevfik Hoca’ya hamayıl (muska) yazdırdık.
Babamın bacakları incelmeye başladı.Üç senede yürüyemez hale geldi.Kardeşim Fahri onu Ankara’da doktora götürdü,İyileşti.
Anlatan: Ramazan Köyü’nden
Yunus oğlu Hüseyin KÜÇÜK,Yaş 86
Halk hekimliğinin bir yörede gelişmesi, o yörenin ekonomisiyle, ulaşımı ve inançlarıyla ilgilidir. Eskiden köyümüzde ise ulaşımın merkeze çok uzak olması ve eskiden ulaşım için herhangi bir yol olmaması, insan gücüne dayalı tarımın olması bu köyde halk hekimliği kavramını geliştirmiştir. Köyümüzde halk hekimliği yapan kişilerin sıradan insanlar değil adından sıkça bahsedilen deneyimli ebeler, lise okumuş bazı insanlar ve ikiz doğum yapan kadınlar olduğu görülür
hayriye korkmaz - 13 Eylül 2014 at 19:34
- Cevapla
Hastalıklarını tedavi eden kişilere şifacı kadın, kocakarı ya da hekime derler. Kocakarı bitkiler ve hastalıklar hakkında gelenleri bilgilendirir. Kırık çıkık gibi hastalıkları da tedavi eder. Namı duyuldukça civar köylerden hatta ilçe dışından da tedavi olmak için gelenler olur.
durak-kıranyağmur-ulubey-ordu
-Tedavi eden kişiye verilen isimler:
Doktora Hekim denirdi, bitki ot çöp yapan kişilere kocakarı bilen eden denirdi, kırık çıkıkçı denilen kişi kırıkları tedavi ederdi.
-Bu kişilerin özellikleri:
Başı sıkışan, derdi olan derman arayan herkes onların yanına gider ve tedavi ararlardı, bunun yanında yaptığı ve verdiği ilaçların şifa olduğuna inanılırdı.
Varmış Kırıkçı, Çıkıkçı olarak
Meriş Altınok
Cüve Hacı Ergin
Topal Mustafa
Esme Ekinci
Parpılayıcılar ise parpılama yoluyla tedavi dinsel motiflerle kaynaşmış sihirsel bir şifaya daayanmaktaymış hastanın vücudunda bir sağaltma aracıyla vurma , çizme, kesme veya vücudunu dağlama şeklinde yapılır
Şıh Hasan
Cefan Ali
Gustuli Oğuz da köydeki büyücüler sınıfından insanlarmış.
kaynak kişi Zübeyde Gezici yaş 60 Harmanlı Köyü.
1926 yılına kadar rumi takvim kullanılırdı.Rumi takvime göre ayların isimleride değişikti.
Rumi günler miladi günlere göre on üç gün geriden gelir.Miladi ayın on dördünde rumi ayın biri olur.
Ayların isimleri Ocak(Zemheri), Şubat(Gücük), Mart(Mart), Nisan(Abul), Mayıs(Mayıs),
Haziran(Kiraz), Temmuz(Orak), Ağustos(Ağustos), Eylül(Darı ayı), Ekim(İstavrit), Kasım(Kasım)
Aralık(Karakış) olarak anılır.
Bu aylara göre yılın sayılı ”belirli”günleri olduğu bilinmektedir.Zemheri -Zemherir- ayı kışın
en soğuk zamanı, şiddetli soğuk anlamını taşır.
Erbain: 22 Aralık -31 Ocak arasında 40 gün süren soğuklar anlamına gelir.
8 Ocak: Zemheri Fırtınası
28 Ocak:Ayandon Fırtınası
Gücük ayına deli gücükte denir.Bütün günleri fırtınalı geçer.”28 günüm 32 oyunum” var dermiş.
20 Şubat’ta 1. cemre havaya, 27 Şubat’ta 2. cemre suya düşer.
06 Mart’ta 3. cemre toprağa düşer.Cemre: havanın, suyun, toprağın ısınmaya başlaması demektir.
Berdülacuz: Rumi 26 Şubat- 4 Mart arası(Miladi 11-18 Mart) Kocakarı soğukları demektir.
18 Mart: Kırlangıç Fırtınası.
20 Mart: Hamsin’in sonu.Hamsin:31 Ocakta başlayan 50 günlük kış devresi.(1 Şubat-22 Mart)
21 Mart: Nevruz(İlk baharın başlangıcı)
22 Mart: (Rumi 9 Mart)Mart 9′u Fırtınası
23 Mart: Kozkavuran Fırtınası
26 Mart: Çaylak Fırtınası
18 Nisan: (Rumi 5 Nisan) Abulbeşi
Kork Abulun beşinden
Öküzü Ayırır eşinden
Bunun anlamı: Kış uzun sürerde bütün yiyecekler biterse ahırda öküzün biri kesiler demektir.
Abulbeşi ile ilgili bir rivayet anlatılır:
Vaktiyle Müslümanlar ile gayrimüslimlerin beraber yaşadıkları bir köy varmış,bir kış mevsimi
öyle şiddedli geçmişki müslümanların hayvanlarının yemi bitmiş.Her yer karlarla kaplıymış.
Komşusu olan gayrimüslime gitmiş,hayvanlarına yiyecek istemiş,gayrimüslim”kızına oğluma verirsen sana yiyecek veririm” demiş.Müslüman eve gelmiş, durumu kızına anlatmış,kızı razı olmayınca”Kızım gitmessen hayvanlarımız ölecek” demiş.
Kızcağız abdest alıp yatsı namazını kılmış, sabaha kadar karların erimesi içim Allah’a yalvarmış.Sonunda da ”Es vade yeli es,beni gavurun kısmetinden kes” demiş.Kızın duasından sonra ılık bir rüzgar esmeye başlamış,karlar erimiş.
Sabahleyin kızın babası kalkmış,dışarı bakmış ki kar gitmiş, güneş açmış.Kızı gavurun oğluna vermekten kurtulmuş.
19 Nisan: Kuğu Fırtınası.
Sitte-i Sevir: 19-25 Nisan arasındaki 6 günlük soğuklar.
24 Nisan: Çiçek fırtanısı
6 Mayıs: Hıdırellez(Rumi 23 Nisan)Hıdrellez, Hızır-İlyas gibi isimlerle de söylenir.Hızır ve İlyas Peygamberlerin bahar başlagıcında buluştukları gün kabul edilir.
9 Mayıs: Doğu Rüzgarlarının esmeye başlaması.
11 Mayıs: Yağmur mevsiminin sonu -fırtına-
13 Mayıs: Mevsimsiz soğuklar.
16 Mayıs: Filiz kıran fırtınası.
20 Mayıs: Kokolya fırtınası.(Rumi 7 Mayıs) Mayıs 7′si diye söylenir. Yöremizde deniz bayramı olarak kutlanır.Mayıs 7′si sahil köylerinde de kutlanmaktadır.Bilhassa Hoynat Adası’nı sandal ve motorlarla üç defa dolaşmak, denize yedi adet küçük taş atmak,40 dalgadan su alıp yıkanmak,bağ bahçeye serpmek uğurlu sayılırdı.
Daha önce gayrimüslimlerin yaptığı bu davranışları müslümanlarda benimsemiştir.
Murat AKBAŞ,anılarında Mayıs yedisini şöyle anlatmaktadır:”Köyümüzün(Şimdi mahalle)
Hoynat adası ve tünelinin hemen yakınında kayık çekeği bulunurdu. Mayıs yedisi(Miladi 20 Mayıs)günü evde hazırlıklar yapılır,bir sepete konulur ,çoluk çocuk kayık çekeğine inilirdi.
Yanlarınada İprik şişe gibi kaplar alınırdı. Bu kaplara 40 dalgadan su konur, Gidemeyenlere götürülürdü.Onlar bu suyu ağrıyan yerlerine sürerlerdi.Deniz kenarında çocuklar 41 dalgadan
su alarak veya 41 dalgaya dalarak yıkanılırdı.Denize 3 çift 1 tek(7 adet) Taş atarlardı. Bu çocukların Sağlıklı olması dileğiyle yapılırdı.
Kayıkçılar kayıklarını denize indirir, bu kayıklara yeteri kadar insan bindirilir, küreklere güçlü kişiler geçer, ”VİRA” diyerek çekerlerdi.Hoynat adası 3 defa dolaşılırdı.
Asayiş i temin etmek için korucu görevlendirilir,iri dut ağaçlarının altına cevizli helva ustaları helva teknesini yerleştirir,bir göcek dolusu ekmek ile helva satardı.
Sevgililer birbirlerine ekmek içi helva gönderirdi. Bu iş gizlice yapılırdı çünkü, anaları
kızlarını dizinin dibinden ayırmazdı.Ama gençler kıpır kıpır gönüllerine söz dinletemez,gizlice işaretlerle anlaşırlardı.
Kızların kaçarak evlenmeleri çoğunlukla Mayıs yedisi günü gerçekleşirdi, öylekibir günde üç kızın kaçarak evlendiğini biliyorum.
Kayık başlarına oturanlar türkü söyler, kemençe çalardı.Gençler denize girer, kimisi taş aralarında gomit ve gorçil baliğı tutmaya çalışırdı.Kadınlar ayaklarını suya sokar saçlarını deniz suyu ile yıkardı.
Günün sonunda kayıklar hep beraber çekeklerine çekilirdi.kemençe eşliğinde söylenen türkülerden biri şöyleydi:
Bugün Mayıs yedisi
Günlerden ise salı
Asıldı küreklere
Sıtkı,Kamil’in Ali
Muhittin dümünde dur
Hava rüzgar esiyor
Hey,küreği sıkı vur
Ada rüzgar kesiyor
İsinin Mehmet başta
Kemençesini çalar
Kamil gelmiş de aşka
Türküsünü deniz yalar
Oğlan yavuklusuna
Yapıyor işareti
Kızın annesi Suna
Bitirmez esareti
27 Mayıs: Bahar rüzgarlarının sonu
28 Mayıs: Sam yeli(güneyden esen kuru ve rahatsız edici rüzgar)nin esmesi.
30 Mayıs: Kabak Mleteminin esmesi
31 Mayıs: (Rumi 18 Mayıs)Bevarih(Sam yeli)rüzgarlarının esmesi
4 Haziran: (Rumi 22 Mayıs) Kuzey rüzgarlarının esmesi
10 Haziran: Ülker doğumu fırtınası (süreyya)
15 Haziran:Güney rüzgarları
21 Haziran: Gün dönümü(gündüzün en uzun,gecenin enkısa olduğu gün)
30 Haziran: yaprak fırtınası
3 Temmuz: Sam rüzgarlarının başlangıcı
8 Temmuz: Bevarih rüzgarlarının sonu
11 Temmuz: Çark dönümü fırtınası
18 Temmuz: Şiddetli sıcaklar,Yaprak aşısının sonu
8 Ağustos: (Rumi 26 Temmuz) Eyyam-ı buhur(2-9 Ağustos)Yılın en sıcak günlerinin sonu
21 Ağustos: Yaprakların sararmaya başlaması(kış mevsimine dönüş,Karpuz kabuğunun denize düşmesi diye söylenir)
25 Ağustos: Sam rüzgarlarının sonu
28 Ağustos: sıcakların azalmaya başlaması
31 Ağustos: Mihrican fırtınası
4 Eylül: Bıldırcın geçimi fırtınası
8 Eylül: Koç ayrımı zamanı
12 Eylül: Çaylak fırtınası(çaylakların gitmesi)
15 Eylül: Sıcakların azalması
17 Eylül: Havaların soğumaya başlaması
19 Eylül: Güz yağmurları başlangıcı
23 Eylül: Son baharın başlaması
24 Eylül-9 Ekim arası yaprak dökümü fırtınaları
26 Eylül: Mevsim yağmurları başlangıcı
28 Eylül: Kestane karası fırtınası
30 Eylül: Turna geçimi fırtınası
5 Ekim: Koç katımı fırtınası
18 Ekim: Kırlangıç fırtınası(Kırlangıçların gitmesi9
21 Ekim: Bağ bozumu fırtınası
27 Ekim: Balık fırtınası
30 Ekim: Şiddetli rüzgarların başlangacı
4 Kasım: Lodos rüzgarlarının esmeye başlaması,balık mevsimi
6 Kasım: Kuş geçimi fırtınası
7 Kasım: Yaz günlerinin sonu -Fırtına-
8 Kasım: Rüz-i Kasım (kış günleri)başlangıı
9 Kasım: Kasım fırtınası -çiğ düşme mevsimi-
11 Kasım: Pastırma yazı başlangıcı
24 Kasım: Soğukların başlaması
27 Kasım: pastırma yazı sonu
29 Kasım: ülker Fırtınası (süreyya)
3 Aralık: Şiddetli soğukların başlaması
6 Aralık: Kuzeyli rüzgarların başlaması
8 Aralık: Yaprak dökümü sonu
12 Aralık: Karakış fırtınası
22 Aralık: Erbain’in başlangıcı(22 Aralık-31 Ocak)
24 Aralık: En uzun gecelerin sonu
27 Aralık: Gün dönümü fırtınası
28 Aralık: Şiddetli soğukların başlaması
ON İKİ AY
Ocak soğuk olur pek,
Kürk giyer kedi, köpek,
Eser dondurur rüzgar,
Yağar sulu sepken kar.
Şubat ondan berbat,
Düşüp kalkarız çat pat,
Bütün yollar buz tutar,
Fırtına çıldırık atar.
Mart kapıdan baktırır,
Kazma kürek yaktırır,
Belirsede güneş az,
Bu aya güven olmaz.
Nisanda yağmur başlar,
Yığkanır dağlar taşlar,
Sık sık güneş gülümser,
Bazende rüzgar eser.
Bahar bayramı mayıs,
Hep bağdayız,kırdayız,
Yem yeşil olur heryer,
Bütün tabiat güler.
Haziran’da başlar yaz,
Dalları basar kiraz,
Okulda dersler biter,
Sıcaktan dökeriz ter.
Temmuz’da deniz yelken,
Güzel plaj dururken,
Toz toprakta kim gezer,
Bunalan candan bezer.
Ağostos ekin toplar,
Dolar bütün ambarlar,
Bu aydadır zaferler,
Kutlarız sivil ve askerler.
Eylülde bağda iş var,
Bin bir türlü yemiş var,
Toplarız birer birer,
Güzde bu ayda girer
Ekimde başlar okul,
Sen de koş yerini bul,
Hem çalış hem öğren,
Memnun olsun öğretmen.
Kasım gelir havalar,
Bir açılır bir kapanır,
Bu ayda dır saklambaç,
Uçurtma, zıpzıp, topaç.
Aralıkta soğuk var,
Bitmek bilmez yağmurlar,
Derken yıl sona erer,
Yeni yılı müjdeler.
1926 yılına kadar rumi takvim kullanılırdı.Rumi takvime göre ayların isimleride değişikti.
Rumi günler miladi günlere göre on üç gün geriden gelir.Miladi ayın on dördünde rumi ayın biri olur.
Ayların isimleri Ocak(Zemheri), Şubat(Gücük), Mart(Mart), Nisan(Abul), Mayıs(Mayıs),
Haziran(Kiraz), Temmuz(Orak), Ağustos(Ağustos), Eylül(Darı ayı), Ekim(İstavrit), Kasım(Kasım)
Aralık(Karakış) olarak anılır.
Bu aylara göre yılın sayılı ”belirli”günleri olduğu bilinmektedir.Zemheri -Zemherir- ayı kışın
en soğuk zamanı, şiddetli soğuk anlamını taşır.
Erbain: 22 Aralık -31 Ocak arasında 40 gün süren soğuklar anlamına gelir.
8 Ocak: Zemheri Fırtınası
28 Ocak:Ayandon Fırtınası
Gücük ayına deli gücükte denir.Bütün günleri fırtınalı geçer.”28 günüm 32 oyunum” var dermiş.
20 Şubat’ta 1. cemre havaya, 27 Şubat’ta 2. cemre suya düşer.
06 Mart’ta 3. cemre toprağa düşer.Cemre: havanın, suyun, toprağın ısınmaya başlaması demektir.
Berdülacuz: Rumi 26 Şubat- 4 Mart arası(Miladi 11-18 Mart) Kocakarı soğukları demektir.
18 Mart: Kırlangıç Fırtınası.
20 Mart: Hamsin’in sonu.Hamsin:31 Ocakta başlayan 50 günlük kış devresi.(1 Şubat-22 Mart)
21 Mart: Nevruz(İlk baharın başlangıcı)
22 Mart: (Rumi 9 Mart)Mart 9′u Fırtınası
23 Mart: Kozkavuran Fırtınası
26 Mart: Çaylak Fırtınası
18 Nisan: (Rumi 5 Nisan) Abulbeşi
Kork Abulun beşinden
Öküzü Ayırır eşinden
Bunun anlamı: Kış uzun sürerde bütün yiyecekler biterse ahırda öküzün biri kesiler demektir.
Abulbeşi ile ilgili bir rivayet anlatılır:
Vaktiyle Müslümanlar ile gayrimüslimlerin beraber yaşadıkları bir köy varmış,bir kış mevsimi
öyle şiddedli geçmişki müslümanların hayvanlarının yemi bitmiş.Her yer karlarla kaplıymış.
Komşusu olan gayrimüslime gitmiş,hayvanlarına yiyecek istemiş,gayrimüslim”kızına oğluma verirsen sana yiyecek veririm” demiş.Müslüman eve gelmiş, durumu kızına anlatmış,kızı razı olmayınca”Kızım gitmessen hayvanlarımız ölecek” demiş.
Kızcağız abdest alıp yatsı namazını kılmış, sabaha kadar karların erimesi içim Allah’a yalvarmış.Sonunda da ”Es vade yeli es,beni gavurun kısmetinden kes” demiş.Kızın duasından sonra ılık bir rüzgar esmeye başlamış,karlar erimiş.
Sabahleyin kızın babası kalkmış,dışarı bakmış ki kar gitmiş, güneş açmış.Kızı gavurun oğluna vermekten kurtulmuş.
19 Nisan: Kuğu Fırtınası.
Sitte-i Sevir: 19-25 Nisan arasındaki 6 günlük soğuklar.
24 Nisan: Çiçek fırtanısı
6 Mayıs: Hıdırellez(Rumi 23 Nisan)Hıdrellez, Hızır-İlyas gibi isimlerle de söylenir.Hızır ve İlyas Peygamberlerin bahar başlagıcında buluştukları gün kabul edilir.
9 Mayıs: Doğu Rüzgarlarının esmeye başlaması.
11 Mayıs: Yağmur mevsiminin sonu -fırtına-
13 Mayıs: Mevsimsiz soğuklar.
16 Mayıs: Filiz kıran fırtınası.
20 Mayıs: Kokolya fırtınası.(Rumi 7 Mayıs) Mayıs 7′si diye söylenir. Yöremizde deniz bayramı olarak kutlanır.Mayıs 7′si sahil köylerinde de kutlanmaktadır.Bilhassa Hoynat Adası’nı sandal ve motorlarla üç defa dolaşmak, denize yedi adet küçük taş atmak,40 dalgadan su alıp yıkanmak,bağ bahçeye serpmek uğurlu sayılırdı.
Daha önce gayrimüslimlerin yaptığı bu davranışları müslümanlarda benimsemiştir.
Murat AKBAŞ,anılarında Mayıs yedisini şöyle anlatmaktadır:”Köyümüzün(Şimdi mahalle)
Hoynat adası ve tünelinin hemen yakınında kayık çekeği bulunurdu. Mayıs yedisi(Miladi 20 Mayıs)günü evde hazırlıklar yapılır,bir sepete konulur ,çoluk çocuk kayık çekeğine inilirdi.
Yanlarınada İprik şişe gibi kaplar alınırdı. Bu kaplara 40 dalgadan su konur, Gidemeyenlere götürülürdü.Onlar bu suyu ağrıyan yerlerine sürerlerdi.Deniz kenarında çocuklar 41 dalgadan
su alarak veya 41 dalgaya dalarak yıkanılırdı.Denize 3 çift 1 tek(7 adet) Taş atarlardı. Bu çocukların Sağlıklı olması dileğiyle yapılırdı.
Kayıkçılar kayıklarını denize indirir, bu kayıklara yeteri kadar insan bindirilir, küreklere güçlü kişiler geçer, ”VİRA” diyerek çekerlerdi.Hoynat adası 3 defa dolaşılırdı.
Asayiş i temin etmek için korucu görevlendirilir,iri dut ağaçlarının altına cevizli helva ustaları helva teknesini yerleştirir,bir göcek dolusu ekmek ile helva satardı.
Sevgililer birbirlerine ekmek içi helva gönderirdi. Bu iş gizlice yapılırdı çünkü, anaları
kızlarını dizinin dibinden ayırmazdı.Ama gençler kıpır kıpır gönüllerine söz dinletemez,gizlice işaretlerle anlaşırlardı.
Kızların kaçarak evlenmeleri çoğunlukla Mayıs yedisi günü gerçekleşirdi, öylekibir günde üç kızın kaçarak evlendiğini biliyorum.
Kayık başlarına oturanlar türkü söyler, kemençe çalardı.Gençler denize girer, kimisi taş aralarında gomit ve gorçil baliğı tutmaya çalışırdı.Kadınlar ayaklarını suya sokar saçlarını deniz suyu ile yıkardı.
Günün sonunda kayıklar hep beraber çekeklerine çekilirdi.kemençe eşliğinde söylenen türkülerden biri şöyleydi:
Bugün Mayıs yedisi
Günlerden ise salı
Asıldı küreklere
Sıtkı,Kamil’in Ali
Muhittin dümünde dur
Hava rüzgar esiyor
Hey,küreği sıkı vur
Ada rüzgar kesiyor
İsinin Mehmet başta
Kemençesini çalar
Kamil gelmiş de aşka
Türküsünü deniz yalar
Oğlan yavuklusuna
Yapıyor işareti
Kızın annesi Suna
Bitirmez esareti
27 Mayıs: Bahar rüzgarlarının sonu
28 Mayıs: Sam yeli(güneyden esen kuru ve rahatsız edici rüzgar)nin esmesi.
30 Mayıs: Kabak Mleteminin esmesi
31 Mayıs: (Rumi 18 Mayıs)Bevarih(Sam yeli)rüzgarlarının esmesi
4 Haziran: (Rumi 22 Mayıs) Kuzey rüzgarlarının esmesi
10 Haziran: Ülker doğumu fırtınası (süreyya)
15 Haziran:Güney rüzgarları
21 Haziran: Gün dönümü(gündüzün en uzun,gecenin enkısa olduğu gün)
30 Haziran: yaprak fırtınası
3 Temmuz: Sam rüzgarlarının başlangıcı
8 Temmuz: Bevarih rüzgarlarının sonu
11 Temmuz: Çark dönümü fırtınası
18 Temmuz: Şiddetli sıcaklar,Yaprak aşısının sonu
8 Ağustos: (Rumi 26 Temmuz) Eyyam-ı buhur(2-9 Ağustos)Yılın en sıcak günlerinin sonu
21 Ağustos: Yaprakların sararmaya başlaması(kış mevsimine dönüş,Karpuz kabuğunun denize düşmesi diye söylenir)
25 Ağustos: Sam rüzgarlarının sonu
28 Ağustos: sıcakların azalmaya başlaması
31 Ağustos: Mihrican fırtınası
4 Eylül: Bıldırcın geçimi fırtınası
8 Eylül: Koç ayrımı zamanı
12 Eylül: Çaylak fırtınası(çaylakların gitmesi)
15 Eylül: Sıcakların azalması
17 Eylül: Havaların soğumaya başlaması
19 Eylül: Güz yağmurları başlangıcı
23 Eylül: Son baharın başlaması
24 Eylül-9 Ekim arası yaprak dökümü fırtınaları
26 Eylül: Mevsim yağmurları başlangıcı
28 Eylül: Kestane karası fırtınası
30 Eylül: Turna geçimi fırtınası
5 Ekim: Koç katımı fırtınası
18 Ekim: Kırlangıç fırtınası(Kırlangıçların gitmesi9
21 Ekim: Bağ bozumu fırtınası
27 Ekim: Balık fırtınası
30 Ekim: Şiddetli rüzgarların başlangacı
4 Kasım: Lodos rüzgarlarının esmeye başlaması,balık mevsimi
6 Kasım: Kuş geçimi fırtınası
7 Kasım: Yaz günlerinin sonu -Fırtına-
8 Kasım: Rüz-i Kasım (kış günleri)başlangıı
9 Kasım: Kasım fırtınası -çiğ düşme mevsimi-
11 Kasım: Pastırma yazı başlangıcı
24 Kasım: Soğukların başlaması
27 Kasım: pastırma yazı sonu
29 Kasım: ülker Fırtınası (süreyya)
3 Aralık: Şiddetli soğukların başlaması
6 Aralık: Kuzeyli rüzgarların başlaması
8 Aralık: Yaprak dökümü sonu
12 Aralık: Karakış fırtınası
22 Aralık: Erbain’in başlangıcı(22 Aralık-31 Ocak)
24 Aralık: En uzun gecelerin sonu
27 Aralık: Gün dönümü fırtınası
28 Aralık: Şiddetli soğukların başlaması
ON İKİ AY
Ocak soğuk olur pek,
Kürk giyer kedi, köpek,
Eser dondurur rüzgar,
Yağar sulu sepken kar.
Şubat ondan berbat,
Düşüp kalkarız çat pat,
Bütün yollar buz tutar,
Fırtına çıldırık atar.
Mart kapıdan baktırır,
Kazma kürek yaktırır,
Belirsede güneş az,
Bu aya güven olmaz.
Nisanda yağmur başlar,
Yığkanır dağlar taşlar,
Sık sık güneş gülümser,
Bazende rüzgar eser.
Bahar bayramı mayıs,
Hep bağdayız,kırdayız,
Yem yeşil olur heryer,
Bütün tabiat güler.
Haziran’da başlar yaz,
Dalları basar kiraz,
Okulda dersler biter,
Sıcaktan dökeriz ter.
Temmuz’da deniz yelken,
Güzel plaj dururken,
Toz toprakta kim gezer,
Bunalan candan bezer.
Ağostos ekin toplar,
Dolar bütün ambarlar,
Bu aydadır zaferler,
Kutlarız sivil ve askerler.
Eylülde bağda iş var,
Bin bir türlü yemiş var,
Toplarız birer birer,
Güzde bu ayda girer
Ekimde başlar okul,
Sen de koş yerini bul,
Hem çalış hem öğren,
Memnun olsun öğretmen.
Kasım gelir havalar,
Bir açılır bir kapanır,
Bu ayda dır saklambaç,
Uçurtma, zıpzıp, topaç.
Aralıkta soğuk var,
Bitmek bilmez yağmurlar,
Derken yıl sona erer,
Yeni yılı müjdeler.
ECÜNNÜ
Yıl 1956,Şubat ayı günlerden Cuma Alçakbeldeki evimizden çıktık,yürüyerek Yumrutaş’tan Perşembe’ye gittik.Babamla işlerimizi gördükten sonra babam beni köye gönderdi.Kendisi Cuma namazına kaldı.
Babam geç kalmış,yatsı geçmesine rağmen eve gelmemişti.Gece saat dokuz (21.00)sıralarıydı.Babam eve geldi.Ben değirmene gidecektim.Amcamla ortaklaşa işlettiğimiz bir su değirmenimiz vardı.Komşuların getirdiği zahireyi (Mısır,Buğday) Ben gece gündüz öğütürdüm.Ekmeklik unumuzuda bu değirmenden aldığımız haklardan temin ederdik.
Yemeğini yedikten sonra babama birşeyler olmaya başladı.Pıskırıp hapşırıyordu,daha sonra titremeye,ağzından burnundan köpükler gelmeye başladı.konuşamıyordu.Çok korkmuştuk,annemle bildiğimiz duaları okumaya başladık.
Mahallemizde Mahmut Hoca vardı.Annem ”Mahmut Hocaya haber verelim” dedi.
Bizim eve daha yakın olan Nuri amcaya haber verdik.O hoca değildi ama dini bilgisi çoktu.Nuri amca geldi,Babama okuyup üflemeye başladı.
Bir-iki saat sonra babamın titremesi ve ağzından köpük gelmesi durmuştu.Nuri amca ”Bu ecünnü işi” dedi. O zaman daha da korktuk,çünkü büyük babamıda ecünnüler çarpmıştı.
Nuri amca babama ”yolda hiçbirşey gördün mü? Birşey oldu mu?” diye sordu.Babam kısık sesle ”küreklikte yolda bir keçi gördüm,diken yaprakları yiyordu,tutmaya çalıştım kaçtı.Peşinden koşunca kendini uçurumdan aşağı attı.Orada yayılmaya başladı.Kasap Çetinkayaların keçisi zannederek taş attım. Ama keçi kaçmıyordu.” Dedi.
Nuri ve Mahmut Hoca gidip gelerek babama okudular, babam iyileşmeyince Bolatlı Köyü’ndeki Yalanço Tevfik Hoca’ya hamayıl (muska) yazdırdık.
Babamın bacakları incelmeye başladı.Üç senede yürüyemez hale geldi.Kardeşim Fahri onu Ankara’da doktora götürdü,İyileşti.
Anlatan: Ramazan Köyü’nden
Yunus oğlu Hüseyin KÜÇÜK,Yaş 86
ECÜNNÜ
Yıl 1956,Şubat ayı günlerden Cuma Alçakbeldeki evimizden çıktık,yürüyerek Yumrutaş’tan Perşembe’ye gittik.Babamla işlerimizi gördükten sonra babam beni köye gönderdi.Kendisi Cuma namazına kaldı.
Babam geç kalmış,yatsı geçmesine rağmen eve gelmemişti.Gece saat dokuz (21.00)sıralarıydı.Babam eve geldi.Ben değirmene gidecektim.Amcamla ortaklaşa işlettiğimiz bir su değirmenimiz vardı.Komşuların getirdiği zahireyi (Mısır,Buğday) Ben gece gündüz öğütürdüm.Ekmeklik unumuzuda bu değirmenden aldığımız haklardan temin ederdik.
Yemeğini yedikten sonra babama birşeyler olmaya başladı.Pıskırıp hapşırıyordu,daha sonra titremeye,ağzından burnundan köpükler gelmeye başladı.konuşamıyordu.Çok korkmuştuk,annemle bildiğimiz duaları okumaya başladık.
Mahallemizde Mahmut Hoca vardı.Annem ”Mahmut Hocaya haber verelim” dedi.
Bizim eve daha yakın olan Nuri amcaya haber verdik.O hoca değildi ama dini bilgisi çoktu.Nuri amca geldi,Babama okuyup üflemeye başladı.
Bir-iki saat sonra babamın titremesi ve ağzından köpük gelmesi durmuştu.Nuri amca ”Bu ecünnü işi” dedi. O zaman daha da korktuk,çünkü büyük babamıda ecünnüler çarpmıştı.
Nuri amca babama ”yolda hiçbirşey gördün mü? Birşey oldu mu?” diye sordu.Babam kısık sesle ”küreklikte yolda bir keçi gördüm,diken yaprakları yiyordu,tutmaya çalıştım kaçtı.Peşinden koşunca kendini uçurumdan aşağı attı.Orada yayılmaya başladı.Kasap Çetinkayaların keçisi zannederek taş attım. Ama keçi kaçmıyordu.” Dedi.
Nuri ve Mahmut Hoca gidip gelerek babama okudular, babam iyileşmeyince Bolatlı Köyü’ndeki Yalanço Tevfik Hoca’ya hamayıl (muska) yazdırdık.
Babamın bacakları incelmeye başladı.Üç senede yürüyemez hale geldi.Kardeşim Fahri onu Ankara’da doktora götürdü,İyileşti.
Anlatan: Ramazan Köyü’nden
Yunus oğlu Hüseyin KÜÇÜK,Yaş 86
Halk hekimliğinin bir yörede gelişmesi, o yörenin ekonomisiyle, ulaşımı ve inançlarıyla ilgilidir. Eskiden köyümüzde ise ulaşımın merkeze çok uzak olması ve eskiden ulaşım için herhangi bir yol olmaması, insan gücüne dayalı tarımın olması bu köyde halk hekimliği kavramını geliştirmiştir. Köyümüzde halk hekimliği yapan kişilerin sıradan insanlar değil adından sıkça bahsedilen deneyimli ebeler, lise okumuş bazı insanlar ve ikiz doğum yapan kadınlar olduğu görülür
Hastalıklarını tedavi eden kişilere şifacı kadın, kocakarı ya da hekime derler. Kocakarı bitkiler ve hastalıklar hakkında gelenleri bilgilendirir. Kırık çıkık gibi hastalıkları da tedavi eder. Namı duyuldukça civar köylerden hatta ilçe dışından da tedavi olmak için gelenler olur.
durak-kıranyağmur-ulubey-ordu
-Tedavi eden kişiye verilen isimler:
Doktora Hekim denirdi, bitki ot çöp yapan kişilere kocakarı bilen eden denirdi, kırık çıkıkçı denilen kişi kırıkları tedavi ederdi.
-Bu kişilerin özellikleri:
Başı sıkışan, derdi olan derman arayan herkes onların yanına gider ve tedavi ararlardı, bunun yanında yaptığı ve verdiği ilaçların şifa olduğuna inanılırdı.
Varmış Kırıkçı, Çıkıkçı olarak
Meriş Altınok
Cüve Hacı Ergin
Topal Mustafa
Esme Ekinci
Parpılayıcılar ise parpılama yoluyla tedavi dinsel motiflerle kaynaşmış sihirsel bir şifaya daayanmaktaymış hastanın vücudunda bir sağaltma aracıyla vurma , çizme, kesme veya vücudunu dağlama şeklinde yapılır
Şıh Hasan
Cefan Ali
Gustuli Oğuz da köydeki büyücüler sınıfından insanlarmış.
kaynak kişi Zübeyde Gezici yaş 60 Harmanlı Köyü.